HaberSpor Haberleri

Yeni sezon formaları

Teoman AkbenSezon açılışları yaklaşırken takımlar formalarını birer birer vizyona koydular.

Tutucu taraftarının tepkisinden çekinen Beşiktaş renkli forma düşünmezken, renklerinin doğasında olan sıkıcılığı kırmak için en azından rakiplerine oranla hareketli tasarımlara imza atmış görünüyor. Ana forma olacağını tahmin ettiğimiz şeritli formanın geçen yılkinden çok fark yaratmış görünmemesi, beyaz formanın fazla kibar havası ve verev baklava desenli formanın bir forma için fazla şık durması, formaların çok öyle bir coşku yaratmasını engelledi gerçi ama hem kırmızı kullanma, hem mordu, turuncuydu, varyeteye hiç girme, e bu formalar da çiçekli veya puanlı yapılamadığı için, fark yaratmak, “Vay ne forma yapmış adamlar” dedirtmek tabii haliyle oldukça güç oluyor.

Aslına bakılırsa kulüplerin bu konuda fazla taraftar odaklı çalışması sorun. Burada tercihi ilk sorulacak kişi bu formaların üzerlerinde yaratacağı etki, performanslarına yapacağı katkı, görsel anlamda üzerlerinde yaratacağı coşku sebebiyle futbolcularken, teknik kadro ve hatta kulüp personeliyken, kulüpler ortaya taraftar baskısı ürünü siparişler ve seçimlerle, sıkıcı, taze bir nefes, bir canlılık getirmekten uzak, sıradan formalarla çıkıyorlar. Formanın karşı takım ve hatta taraftarı üzerinde yaratacağı etkiyi hesaplamak için renk uzmanları ve psikologlarla çalışmak yerine, taraftar grupları hangi formaya ne kadar itibar eder, hangi forma “Yakıştı mı bize şimdi bu!” tepkisini alır, buna göre işler yapıyorlar.

Taraftarının pazardan pazara gördüğü o sarı kırmızı formayı, yılda 365 gün gören Galatasaraylı futbolcu ve teknik kadro artık farklı bir şeylerin heyecanını yaşamak ister mi, kendilerinde artık körlük yaratmış bu iki rengin monotonluğundan birkaç maçlığına olsun çıkmak ister mi düşünmeden, Galatasaray taraftarı “Nerden çıktı mor?” diyor. Taraftarının böyle diyeceğini bilen futbolcular da ağız birliği etmişçesine, ama bir o kadar da yarım ağızla “Evet, garip tabii” demek zorunda kalıyor. Bunu diyen taraftarı ertesi gün sokağa çıkıp lacivert blue jean’inin üzerine sarı tişörtünü giyip geziyor, Fenerbahçeli bile oluyor, ama çok lazımmış gibi fikri sorulan o taraftar beğenmedi diye, Arda ertesi gün yine sarı kırmızı üniformasına dönüyor.

Sorbonne’da renk mühendisliği diye bir bölüm var. Dünyanın birçok büyük üniversitesinde de olduğuna eminim. Buradan gelen bir öğretim görevlisi Türk takımlarının renkleri hakkında kendisine sorulan bir soruda siyah ve beyazın teknik olarak ‘renk’ olmadığını, dolayısıyla giyen üzerinde ekstra bir motivasyon, gören üzerinde de ekstra bir tehdit oluşmasını sağlayacak en son ikili olduğunu söylemişti. Beşiktaş dünyasından 1 kişi bunu dikkate aldı mı, bilimin bu kadar açık ve rasyonel biçimde dile getirdiği bir gerçeklik 1 kişiyi düşünmeye sevk etti mi bilmiyorum. Beşiktaş belli ki kuruluşundan bu yana bir dezavantajla yaşıyor, bir bilim insanı gelip bu reçeteyi yazıyor, ama Beşiktaş hala geçmişinde yeri olan kırmızıyı bile kullanamıyor. Neden? Taraftar istemiyor.

Taraftar istemiyorsa giymesin. Sahada taraftar oynamıyor. Taraftara satın alsın diye yaparsın sen yine siyah beyaz formayı, olur biter. Hiç merak etme, sen sahada ne formayla oynuyorsan, taraftar ikinci hafta gidip alır zaten futbolcunun formasından da. Bir sene bağlı kal kırmızıya, ne kaybedersin. Boğazın ilçesi, suyun dibindeki semtsin; “Denizimin mavisi” de, mavi deplasman forması yap kendine, ne kaybedersin? Karikatürist Bedri Koraman bile Beşiktaş’ın kırmızı formayla çıktığı ilk maç sonrası gazetesinden yer isteyip “Kırmızı Kartallar” diye zehir zemberek bir yazı yazmıştı ki, bugün bile hatırımdadır. Yirmi senesi var. Sene 2009, hala aynı terane. Duyan zanneder kulübün tüzüğü değişiyor, bayrak değişiyor. Bu “Beşiktaşlılığa yakışır mı, Galatasaray o renk olur mu, Fener bu renk giyer mi” derdinden, havadaki nemden delikanlılık sağmaya çalışma hallerinden sıkılmadık mı?

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu