Üzülen?

Ş.Saracoğlu Stadının artık özellikle etik atmosfer adına iyice rahatsız edici hale gelmiş durumunu hesaba kattığımızda, son derece değerli bir puanla dönüyoruz Kadıköy’den.

Galatasaray bu sahadan neden o sonuçlarla dönüyor, ona değil, Beşiktaş nasıl arada galibiyetle bile dönüyor buna şaşırmak lazım Şükrü Saracoğlu’nu düşününce. Rambo’nun sadece manevi değil, fizyolojik de babası gibi duran, hakeme hakaret eden, rakip futbolcuya bela okuyan, rakip yöneticiyi azarlamaya kalkan fanatik bir başkan, yamacında Fenerbahçe gollerinde hüngür hüngür ağlayan bir eski genelkurmay başkanı, ota kakaya her şeye bağıran uğuldayan bir taraftar, bunu bildiği için hakeme saha içinde pandomimle dayak atan 1,5 metre bir arkadaş, rakip takım gol attığında rakip takım taraftarının gol sevinci ve kendi taraftarının homurtusu duyulmasın diye yüksek volümlü müzik yayını yapan bir stad yönetimi.

Fenerbahçe Başkanı “Bizim sahamızda küfür yok” diyor. Fenerbahçe’nin sahasında her şey var. Küfürün alası var, üzerine bir de başka yerde olmayanlar da var. Merdivene seyirci oturtmamayı medeniyet diye satmaya kalkan adama, her şeyi geçtim, “Senin takımında hala Bilica diye bir adam var” derler.

Beşiktaş ‘Koşmayan Guti’nin (!) maç boyu yaptığı sayısız akıllı iş ve Bobo’nun penaltıya giden pozisyonunda verdiği ara pasla, pozisyon sayıları ve netlikleri açısından mağlup dönülebilecek zor bir deplasmandan çok değerli bir beraberlikle döndü. Quaresma rakibin koşmayanı (!) Alex gibi küçük maçların mı büyük adamı, yoksa baştan aşağı büyük adam mı, bunu da gördüğümüz 90 dakika, 1-1 biraz daha erken yakalansa galibiyetimizle de bitebilirdi. Ama Nihat Kahveci’nin geçen sene başı transfer edilen dublörünün tam 90 dakika sahada kaldığını düşününce, deplasmandan 10 kişiyle alınan puan son derece sevindirici.

Ben buradan artık emniyet yetkililerine sesleniyorum. Savcılığa duyurumu yapıyorum: Nihat Kahveci’yi bulun. Bu adam kolu bacağı bağlı şekilde belki 1,5 yıldır bir bodrumda falan tutuluyor. Nihat’ı kaçıranlardan birinin ona çok benzeyen yeğeni midir artık, kardeşi midir, abisi midir, yerinde oynayan biri var, hiçbir şey yapmadan Beşiktaş’tan senede tam 2,5 milyon euro para alıp, belli ki bu örgüte gönderiyor. Efendi olayım da çakılmasın gibi bir derdi de yok, söyleyince taraftara basına herkese de sallıyor. Nihat’ı bulun, bu adamı da götürün.

Beşiktaş büyük defans hatalarına rağmen 5 maçta 10 puanla ligde çok kötü denmeyecek bir yerde. İleride bu maçlardan çıkarılacak derslerle iyi olacaksak, ders çıkarma döneminden bu kadar az kayıpla çıkmış olmak başarı bile. Sorun, sadece İnönü’de değil, ülkenin hiçbir stadında adam gibi zemin kalmadı. Yaklaşan kışı da düşününce, bu kadar güzel top oynama yolunda bir takım bundan etkilenmeden nasıl devam edecek yoluna göreceğiz. İnönü’yü 25.000 dolar için ona buna kiralayan yönetim 20.000 dolarını verip Bursa’nın sahasını kiralasın, kaymak gibi zemin, orada oynayalım derim. Bursa da takım görsün, seyirci görsün, şampiyon görsün.

Teoman Akben

[adrotate group=”74″ banner=”79″]