HaberSpor Haberleri

Ligin Cypher’ı

Teoman AkbenMatrix’teki Cypher karakterini hatırlarsınız. Bilgisayar programlarının işleyişini kastederek “Dünyayı ben böyle görüyorum, 1’ler ve 0’lar…” demişti birinci bölümde Neo’ya. Beşiktaş da aynı şekilde. Nereye kadar götürecek 1-0’lar bizi, göreceğiz.

Denizli’ye sorun, diyeceği şu olacaktır, ki aslına bakarsanız ben de farklı söylemezdim: “Ben bayılıyor muyum 1-0’la karın ağrıları çekmeye, ben istemez miyim 5-0 yenelim?” Buna cevap, şu. Evet, istemezsin tabii. Baktığınızda, Beşiktaş 5 gol atabilecek pozisyonları da yakalamıyor değil, doğru. Ama sorun şu: Beşiktaş skoru 4’e 5’e taşıyacak pozisyonları doğru adamlarla yakalamıyor. Beşiktaş’ta pozisyona Ferrari, Ernst giriyor, İsmail Köybaşı giriyor. O pozisyonlara Nobre girmiyor. Bobo zaten yedek. Batuhan yok. On bir bu olunca, diziliş, sistem bu olunca, pozisyona girenler de ilgisiz isimler oluyor. Bu isimlerle de, istersen 15 pozisyona gir, sonuç bu oluyor. Oysa doğru isimlerle ve doğru dizilişle daha az pozisyona girip daha fazla skor üretmek bile mümkün. İtirazımız buna.

Ankaragücü maçında İbrahim Toraman bir sol açığın alacağı topun iki katı fazla top aldı Ankaragücü’nün sağ korner bayrağı dibinde. Toraman’ın ne işi olabilir topla o bölgede, bilen beri gelsin. Yusuf koca bir kırk beş dakika Rüştü’nün sol yanında gezdi. Neden; çünkü tüm maçı sol açıkta geçirme formu veya yaşında değil. Yusuf ilk yarı fazla yorulmasın ki ikinci yarı kendi yerinde oynayabilsin diye adamdan bir Kadir veya Mutlu yaratmaya çalışmanın ne anlamı var? Yerinde oynayan ve geldiğinden beri en iyi maçını çıkaran tek isim olarak Fink’i ayrı yere koymak lazım Ankaragücü maçında, gerisini unutun gitsin. Özellikle de Nihat’ı. Mustafa Hoca’nın artık Nihat’sız bir şeyler denemesi gerekiyor. Beşiktaş’ı birinci dakikada kırmızı kart görüp 10 kişi kalmış bir takım halinde oynatmak daha ne kadar cezasız bırakılır, garantisi yok çünkü. Hayır onu gördükçe Tello da serdi bıraktı, bir takım iki kişiyi birden nasıl taşır, onu bilemiyoruz. Tek faydası, Nihat’ın oyundan çıkmasıyla Beşiktaş bir maçı ilk kez sıfır ofsayt ile tamamladı.

Rakibe gelince, İnönü’de senelerdir ilk kez bir rakip Beşiktaş’a karşı bu kadar çok sayıda korner attı (7). Buna rağmen gol neden gelmedi, çünkü Ankaragücü Ankaragücü olmaktan çıkmış, tuhaf bir şey olmuş. Ankaragücü desen değil, Ankaraspor desen değil… Bu keşmekeşten bir uyum çıkarmak kolay değil, doğrudur, ama Hikmet Hoca’nın 40 futbolcu içinden bu kadar kötü bir takım ve diziliş derlemesi de kolay anlaşılır iş değil. Bir takım düşünün ki ilk şutunu 31. dakikada, ilk ortasını 33. dakikada çıkarmış. Beşiktaş’ın bugüne kadar çıkardıklarından beter bir ilk yarı, kariyerinin en istekli maçlarından birini çıkarmış Ceyhun’a dayanmış bir başkent takımı. 2000’li yılların Celil’i, kendini Figo zanneden Hürriyet isminde komedi bir orta saha ve tabii derdi nedir anlaşılamayan bir taraftar. Bir kanala gelen mail’de, bir Ankaragücü taraftarı diyor ki “Tribünümüzde bir çay standı bile yoktu”. Zannedersin Beşiktaş’ın kardeş takımı. Bu konuda daha fazla yorum yapmayacağım.

Teoman Akben

Dikkati Çekenler

2 Yorum

  1. merhaba sizin yazilarinizi fazla agresif ve sinirli buluyorum nedense bunlari okuyucu icin yaziyorsunuz okunsun diye ama pek umurunuzda degil gibi ve kusura bakmayin ama futbolu sevmeme ragmen sikici

  2. selam benim beğendiğim bir yazar aksine. yorum yapan ilk arkadaşta haklıdır onun beğenisine hitab etmiyor olabilir ama yazarın günümüze neşe katmk gibi bir görevimi varki. ya da böyle bir başkan böyle bir futbola eğlenceli yazmak sinirli yazmamak mümkünmü??
    başiarılarınızın devamını dilerim. hem siteye, hem yazara. iyi günler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu