Hürser Tekinoktay: “Beşiktaşlı gençler Beşiktaş iradesini ortaya koymalı “
Hürser Tekinoktay Beşiktaş Kulübü Başkanlık seçimlerinin Mayıs ayında yapılacak olan Olağan Başkanlık Seçimlerinin yapılacağı kongreye ışık tutacağını açıkladı.
Beşiktaşlı gençler Beşiktaş iradesini ortaya koymalı
Beşiktaş Divan Kurulu üyesi ve eski başkan adayı Hürser Tekinoktay Sinan Erdem Spor Salonu’nda yarın yapılacak seçim Beşiktaş Kulübü Başkanlık seçimleri öncesi yaptığı açıklamada geçersiz oyların Mayıs ayında yapılacak olan Olağan Başkanlık Seçimlerinin yapılacağı kongreye ışık tutacağını açıkladı.
Hürser Tekinoktay başkan adaylarının yıllardır var olan mevcut yapının içinde olduğunu bu nedenle seçimlere katılacak kişilerin Beşiktaşın özgür ve hür bir iradesinin ortaya çıkması için GEÇERSİZ ve BENZERİ oy atma tercihlerini kullanmalarının önemine değindi.
Tekinoktay yayınladığı bildiride; “Kendine beklenti yaratarak seçim siyaseti peşinde koşanlara karşı kulübe sahip çıkmaya davet ediyoruz.” dedi.
Tekinoktay’ı açıklaması
Sevgili, Beşiktaşlılar, Beşiktaşlı Gençler,
Cumhuriyetle birlikte tarihsel derinliğe sahip olan Beşiktaş Jimnastik Kulübünün kuruluşunda dayandığı felsefesinin bağımsızlık ve özgürlük olması tesadüf değildir.
Bu süreç bir ülkenin kaderi ile eşdeğerdir.
Çünkü, Beşiktaş bu ülkenin kaderine katkı yapmış bir kulüptür.
Osman Paşa’nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahallenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazım Nazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu Beşiktaşlıların Baba Hakkı’dan sonra son temsilcisi de Süleyman Seba’ydı.
2000 yılına kadar 97 yıllık sürecin tamamında, bu felsefenin içeriğinin dayanağı olan ‘halk’ takımı hüviyeti toplumun her kesiminde kabul görüp destek almıştır.
Çağın gerçeklerine uyum sağlamak için koşulların değişimi kaçınılmaz kılmasına rağmen;
Beşiktaş’ın kültürel derinliğinin kaybolmadan bu değişime ayak uyduracak argümanlara sahip olması sayesinde Süleyman Seba ile birlikte değişim adaptasyonunu sağlamıştı.
Geriye sadece, bu süreci yönetecek ve aynı gelenekten gelen, felsefesini benimsemiş kişilerin iş başına gelerek süreci doğru yönetecek kişilerin seçilmesi kalmıştı.
Ama, maalesef umulanın aksine, son 24 yıl içinde Beşiktaş kültürüne ve felsefesine uygun başkanlar seçilmeyerek kulübün geleceği dahil ipotek altına alınmıştır.
Bunun adına da ‘yeni dönem’ diyerek algı manipülasyonu yaparak istenilen ortam yaratıldı.
Her şey ‘Ahmet Dursun Seba gitsin’ tezahüratı ile başladı.
Acı olan ise; sözde başlayan bu yeni dönem ‘Bereket Jimnastik Kulübü’ olarak kurulan 97 yıllık bir birikimin sonu anlamına geliyordu.
Ve bu yeni dönemin ilk Başkanı seçilen Serdar Bilgili, kulübün dışarıya açılması ve para harcaması gerektiğini söyleyerek yıkıma ilk kazmayı vurdu.
Çünkü, rekabet gücünü artırmak zorundaymış…
Asıl istenilen ise bir ticaret ortamı yaratılmasıydı.
Haliyle, Beşiktaş Jimnastik Kulübünde beklenen ticareti (!) başladı.
İşte bu noktada bir devir bitti ve yeni bir devir başladı.
Ve 24 yıldır bu ticaret devam ediyor.
Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Fikret Orman, Ahmet Nur Çebi ve Hasan Arat dönemleri bu ticaretin en üst seviyeye çıkartılarak adeta kulübün içinden dışarıya ticaret yapısı (!) altında bir servet transferi yapıldı.
Süleyman Seba’nın artı bakiyede bıraktığı kulübün muhasebesi bugün 12,4 milyar borca ulaştı.
Muhasebede göründüğü gibi kaybeden sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü olmuşken, kazanan ticaretin içindeki herkes olmuştur.
Beşiktaş’ın sahip olduğu ve dünya futboluna örnek olan üretim mekanizması: ‘Öz Kaynak Düzeni’ altyapı programı, bu ticaret için özellikle bertaraf edilerek ne Fuat, Ziya, Fikret yaratılabildi, ne de Metin, Ali, Feyyaz sloganına dönüşebildi.
Ticaret uğruna altyapı programı resmen imha edildi.
1980 sonrası başlayan yeni ekonomik politikalar ve açılımlar, ülkedeki üretime dönük politikalardan vazgeçerek değişimlere neden olurken, birikimlerle elde edilmiş olan kaynakların sermayeye devrederek bir planlama içerisinde liberal kalkınma modeline geçişi zorunlu kıldı.
Bu yapı, içindeki üretime karşı kurgulanan sömürü mekanizmasıyla birlikte, uygulanan politikaların yarattığı ve ilişkide olduğu esnaf kökenli sermaye grubunun da ortaya çıkmasını bilinçli olarak sağladı.
‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ sloganı ile ülkemiz içinden başlatılan kaynak transferleri bugün geldiğimiz noktada her kurum için bir beklenti haline geldi.
Haliyle futbolda bundan nasibini aldı.
Renkler içinde de ilk önce beyazı kirlettiler.
Uygulanan model sayesinde ortaya çıkan sözde cesur (!) İnsanlar her alanda olduğu gibi kulüpler üzerinde de bir hegemonya kurdular.
‘Ahmet Dursun Seba gitsin’ sloganı sözde değişimin başlangıç noktası sayılırken, diğer taraftan Beşiktaş’ı bitirme projesiydi.
‘Fulya Projesi’, ‘Stat Projesi’ bu sürecin etkileri doğrultusunda cesur (!) insanların elinde nasıl heba edildiği çok açık ve net olarak ortadadır.
Beşiktaş’ın geleceği olan bu projeler rekabet ortamında Beşiktaş’ı farklı kılacakken, kaynak transferi haline getirilen bu projeler Beşiktaş’a yük haline getirildi.
Çok değerli Beşiktaşları Beşiktaşlı gençler . . .
Son 24 yıl içinde ne başkanların, ne yönetim kurullarının, ne divan kurullarının ne de diğer kurulların Beşiktaş’ın çıkarlarına yönelik bir iradeyi ortaya koyduklarına şahit olmadık.
Adeta başkana bağlı gibi bir kimlik ile süreci yönetmeye kalkanlar, gelinen bu noktanın da sorumluları arasındadır.
Özellikle Divan Kurulu başkanlarındaki beklenti Beşiktaş adına militanca bir tavır olması gerekirken, hukuki süreçleri başlatılması zorunlu olunan zamanlarda bile tepkisiz kalmalarına rağmen, yemeklere balolara gitmenin ve resim vermenin derdine düşmüşlerdi.
Beşiktaş Jimnastik Kulübünün 12,4 milyar liralık borcunun, öz kaynakların bile üstünde olması, geleceğini ipotek altında alınması anlamına gelmektedir.
Artık, genel kurullardaki pazarlıkları bozarak, arka plan pazarlıklarını bozarak ve menajer pazarlıklarını bozarak transfer kisvesi altında son 24 yılda yapılan harcamaların hesabını sorarak Beşiktaş’a sahip çıkılması kaçınılmazdır.
Kaybedilecek bir dakika bile yoktur.
Belirlenen gruplar ve kişiler üzerinden çözüm aramak, bu ortamda yeni olumsuzluklara kapı açmaktadır.
Artık sürecin içinde olup zarar veren bir takım menfaate programlı insanların söz sahibi olmaları ve genel kurullarda istenileni yapma gücünü ellerinde bulundurmalarının tek yansıması Beşiktaş’a zarar vermektedir.
Beşiktaş’ın gerçek sahibi taraftarıdır, sözü kongreye ne yazık ki uzun yıllardır bir türlü yansıyamamıştır.
Son yıllarda gerçek taraftar kimlikleriyle üye olmuş Beşiktaşlı gençlere ve Beşiktaşlılara bu hafta sonu yapılacak seçimlerde büyük iş düşmektedir.
Seçimlere katılmak ve Beşiktaş’ın demokratik iradesine katkıda bulunmak isteyen herkesin BJK kongresinden Beşiktaşın özgür ve hür bir iradesinin ortaya çıkması için GEÇERSİZ ve BENZERİ oy atmaya;
Kendine beklenti yaratarak seçim siyaseti peşinde koşanlara karşı kulübe sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla.