Şampiyon Beşiktaş
Şampiyonluk gibi çok uzun soluklu yarışmalarda başarıyı sadece belli birimlere yönlendirmek çok büyük haksızlık. Tek maçlık bir başarıdan söz edildiğinde o maç için öne çıkan kişi ya da kişileri söylemek akılcı olabilir ancak 34 maçı kapsayan uzun soluklu yarışmalarda en ufak yardımlar dahi faydalı sonuçlar verebilir.
Beşiktaş camiasında hem en üstteki başkandan hem aşağıdaki birim olan görevlilere kadar herkesi kutlamak lazım. Beşiktaş aslında çok çalkantılı ve zikzaklı bir lig tamamladı. Ve bu zikzakların altında özellikle son 5 yıldır yönetim anlamında yapılan yanlışların rol aldığını söyleyebiliriz. Olumlu sayılabilecek zikzaklar da aslında başarısız olarak değerlendirilebilecek bu yönetim tarafından yapıldı. Bu açıdan yönetimi kutlamak gerekir.
Sezona Ertuğrul Sağlam Sinan Engin birlikteliğiyle başlayan Beşiktaş bir sürü sıkıntıyla yola çıktı. Hem Sinan Engin’in önderliğinde yapılan Seriç’li, Sivok’lu, Zapotocny’li transferler hem de kamp döneminde iki kaptanın teknik direktörünün ve genel menajerinin önünde kıyasıya kavga etmeleri, Beşiktaş için ne kadar önemli oldukları son haftalarda ortaya çıkan bu iki futbolcunun kulüpten içeriye girmeme kararıyla sonuçlanan bir kavgaydı bu. Başında teknik direktörü varken başka biriyle pazarlıklar yapıldı. Beşiktaş gibi büyük bir kulübe hiç yakışmayan uygulamalar yönetim yanlışlarıydı. Bu şekilde ligin Beşiktaş için kötü sonuçlanacağı belli oldu.
Hiçbir mazereti kalmayan yönetim son barutunu Mustafa Denizli ile anlaşarak kullandı. Bu operasyonda Sergen Yalçın’ın fikir anlamında çok etkili olduğunu biliyoruz. Sinan Engin, Mustafa Denizli’nin gelmesi halinde kendi sonunun ne olacağını biliyordu. Yıldırım Demirören başkanlığındaki yönetim bu sezon en sağlıklı ve doğru kararını aldı Mustafa Denizli’yi alarak.
Mustafa Denizli gelince ne oldu? Oyun anlamında sahadaki teknik taktik uygulamalar anlamında çok değişik, güzel şeyler olmadı. Beşiktaş ligin sonuna kadar bir iki maçın belirli bölümleri hariç sıkıntılı olarak, zorlanarak maç kazandı. Oyun anlamında Beşiktaş’ın çok olumlu olduğunu söylemek zor ama Mustafa Denizli’nin asıl yaptığı şeyler, Beşiktaş gibi kurumsal olması gereken büyük bir kulübün özelliklerini barındıran bir anlayışla yönetmeye başladı Beşiktaş’ı.
Denizli öncelikle her idmanı saha kenarında plastik sandalyelerde ellerinde sigaralarla izleyen yönetim kurulunu münasip bir şekilde Ümraniye’den uzaklaştırdı ve takımı kendi içine dönük futbol takımı hüviyetine soktu. Sezon başında Toraman ve Üzülmez ile başlayan kavganın takıma yansıyan olumsuzluklarını ortadan kaldıracak uygulamalar yaptı. Takımdaşlık ruhunu geliştirdi.
Seriç, Sivok, Zapotocny yüzünden dışlanmış olan Gökhan Zan, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman takıma entegre hale geldi. Bütün bunlar yapılırken yönetim kurulu son kozunu oynadığının farkında olarak tüm bu uygulamalara onay verdi veya karşı çıkmadı.
Gerekli gereksiz yönetici demeçleri kesildi ve takım daha huzurlu bir çalışma ortamına kavuştu. Bence Mustafa Denizli’nin bu yıl yaptığı en büyük katkı budur ve şampiyonlukta önemli paya sahiptir. Beşiktaş’ı diğer takımlardan ayıran bir özellik vardı.
6 yıldır şampiyon olamıyordu Beşiktaş ve bunun verdiği özlem ve istek vardı. Bu istek ve özlem Beşiktaş’ı maçları hep sıcak oynamaya itti. Kötü oynarken bile hep maçı isteyen bir takım görüntüsü verdi Beşiktaş. Bu büyük avantajdı. Mustafa Denizli takımın bu özelliğini sürekli ateşledi.
Lig ikincisiyken aldığı takım devre arasında 6.lığa kadar gerilemişti. Yönetime karşı zaten var olan güvensizlik bu sefer takıma ve Mustafa Denizli’ye de yönelmişti. Ama o anda Mustafa Denizli bir liderin yapması gerekeni yaptı. Hem konuşmalarıyla hem davranışlarıyla Beşiktaş’ı şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu söyledi sürekli. İkinci yarı diğer şampiyonluk adaylarının çok kötü bir performans göstermesi de Mustafa Denizli’nin ateşlemesine katkı sağladı.
Fenerbahçe ve Galatasaray çok büyük yatırımlar yapmalarına rağmen skandal bir sonuçla ligi bitirdiler ve bu Beşiktaş’ın büyük şansıydı. Final bölümüne gelindiğinde en az hatayı hep Beşiktaş yaptı. Beşiktaş bu dönemde hep normal veya normalin üzerinde sonuçlar aldı. Mesela Eskişehir’i deplasmanda yendi, Gaziantep’i Antep’te yendi. Buralar hep diğer büyüklerin takıldığı yerlerdi ve Beşiktaş bu maçları firesiz geçti.
Sonuç itibariyle bu ligi en çok isteyen, en çok koşan, en çok terleyen, en az hata yapan, gerçek anlamda en çok hak eden kazandı. Bu şampiyonluk bir açıdan da önemli. Hakem yanlışlarının hiçbir ön hazırlığa dayanmadan yapıldığı bir lig oldu. Yani telefonlarla federasyon başkanının aramalarıyla sormalarıyla oluşturulmuş hakem faciaları, hakem tezgahlarının olmadığı bir yıl. Bu açıdan en şaibesiz liglerden biri olması sevindirici. İş oralara kaldığında Beşiktaş’ın bu işlerden ne kadar zararlı çıktığını iyi biliyoruz.