“Orta yolcu” Meriç Müldür’e tokat gibi cevap!
Fulya davasının kazanılmasının verdiği panikle Yıldırım Demirören’i savunmaya geçen Habertürk köşecisi Meriç Müldür’e yanıt, Fanatik gazetesi yazarı Nilay Yılmaz’dan geldi.
Hatırlanacağı gibi Fulya davasının kazanılması ve Yıldırım Demirören’in ibra kararının iptal edilmesinin ardından Meriç Müldür, Habertürk’teki köşesinde “Adamın yıllardır tahsil etmediği ve artık 100 milyon liranın da üzerine çıkan alacağı da var. Çünkü kendi talep etmese bile bunun yasal faizi var. Ki benim bildiğim kadarıyla açıklanmasa da 40 milyonunu da zaten sildi. Üstelik dava zaten temyize gidecektir. Demirören tarafı itiraz edip, başka bir dava açacaktır. Altından girip üstünden çıkıp konuyu Fikret Orman’a yıkmaktaki amacınız ne? İşler iyi giderken, takım şampiyonluğa oynarken, ‘stat bitti bitecek’ denirken tekere çomak sokmak mıdır Beşiktaşlılık? “Demirören’den hesap sorsana” demek de kolay, “Demirören hibe et” demek de. Bu kadar basitse de çıkın mayıs ayında aday olun, hesabı siz sorun” ifadelerini kullanmıştı.
Yıldırım Demirören’in medyadaki savunuculuğuna soyunan Meriç Müldür’e en net yanıt ise Fanatik gazetesi yazarı Nilay Yılmaz’dan geldi. Nilay Yılmaz, isim vermeden Meriç Müldür’ü şöyle eleştirdi;
“Orta yol bulmayı çok seven insanlar vardır. Oysa bu kişiler orta yol falan bulmazlar, bir tarafı mağdur ederler, diğerine çıkar sağlarlar. Çıkar sağladıkları kişi de daha çok sevdikleri(!) kişi olur doğal olarak.
Yeni moda, Fulya meselesinin orta yolculuğuna soyunmak. Dava uzarmış, Demirören’in alacağı varmış, ortada buluşmak en doğrusuymuş. Dava açmak Beşiktaşlı’ya yakışmazmış. Ayrıca Demirören iyi Beşiktaşlı’ymış. Borcunu da silmeye gönüllüymüş.
Mesele anlaşıldı. “Demirören borcunu silmeye gönüllü” dendiğine göre Demirören’in iyi niyet(!) elçisi var karşımızda.
Ama o işler öyle değil!
Beşiktaş’ın parası kişilerin parasından çok değerlidir ve pazarlığı olmaz. Sadece Fulya’dan edilen zarar tahminen 100 milyon Dolar. Demirören’in alacağı ise 100 milyon TL. “Orta yolda buluşun” demek, “Beşiktaş milyon liralar zarar etsin” demek.
Beşiktaşlı’ya yakışan, kime karşı olursa olsun, Beşiktaş’ın hakkını her yerde, sonuna kadar savunmaktır. Buna, kulübü zarara uğratanlar hakkında dava açmak da dahildir. Çünkü söz konusu olan Beşiktaş’ın çıkarlarıdır.
Yanlış transferler, sözleşmeler okunmadan keyfe göre gönderilen sporcu ve teknik direktörlere ödenen paralar yüzünden 40 milyon TL borçla aldığı kulübü, 580 milyon TL borçla bırakmış Demirören gerçekten iyi Beşiktaşlı’ysa, zaten “benim kulüpten tek kuruş alacağım yok” demelidir.
Fransızlar’ın bir sözü var: Bir şeyin imkansız olduğunu düşünenler, onu gerçekleştirmek için uğraşanları rahatsız etmesinler.
Mücadele etmeyecekseniz, müdahale de etmeyin lütfen!”
Nilay Yılmaz, yazısının ilk kısmında ise Fulya davasıyla ilgili şunları yazdı;
“Yıllar önce birkaç Beşiktaşlı tarafından açılan ve Fulya davası diye bilinen dava kazanıldı. Bu karar emsaldir, bundan sonraki yönetimlerin Beşiktaş’ın parasını çarçur etmemesinin imzasıdır. Bu karar önemlidir, kulübü borç batağına soktuğu halde hâlâ alacağı(!) olan Yıldırım Demirören’den lafta değil gerçekten hesap sorma şansı doğmuştur.
Hukuki meseleler, hatta alacak-verecek konuları herkesin ilgisini çeken konular değil. Bu sebeple de konuyu biraz anlatmak gerek sanırım, çünkü suyu bulandırmak isteyenler çok. Baksanıza Beşiktaş’ın başkanı bile, tek kazanan Beşiktaş olduğu halde, Beşiktaş’ın bir şey kazanmadığını düşünüyor…
Davanın kazanılmasıyla 2007 yılındaki Beşiktaş yönetimi ve denetim kurulunun ibra edilmesine/aklanmasına dair karar iptal oldu. Yani 2007 yılının yönetim ve denetim kurulu ibra edilmemiş durumdadır. Bu da, eğer o dönemde yaptıkları işlerde derneği zarara uğratmışlarsa, bu zararı karşılamalarının sağlanması demektir. Çünkü; Beşiktaş’ın bugün borç batağında olmasında o dönemki başkan ve yönetimin payı çok büyüktür. Yaptıkları yanlış anlaşmalarla kulübün geleceğe dönük bütün umutlarını bağladığı Fulya’yı heba etmişlerdir.
“Dava Beşiktaş aleyhine açıldığı için temyize gitmek gerek” gibi bir algı yaratılmak isteniyor kamuoyunda. İbranın iptali davasının Beşiktaş aleyhine açılmasının sebebi, sadece kanuni bir zorunluluktur. Davada verilen karar Besiktaş’ı bir sonuca mahkum etmemiş, aksine Beşiktaş’a birçok kazanım sağlamıştır. Bu davada davacılar ile davalının yararları ortaktır. Aleyhine sonuç doğanlar ise sadece dönemin yönetim ve denetim kurulu üyeleridir.
Temyize gitmek ihanettir
Beşiktaş’ın çıkarlarını düşünen hiçbir Beşiktaşlı’nın karardan rahatsız olmaması gerekir. Yine bu sebeple, şimdiki yönetim mahkeme kararını temyize götürmemelidir. Çünkü, temyize gitmek demek, Beşiktaş’ın menfaatine olan kararın bozulmasını istemek demektir! Temyize gitmek Beşiktaş’ı değil, yönetenlerin çıkarını korumaya hizmet etmektir.
Yapılması gereken bu karara sahip çıkmak, kongre hesapları ve kişisel ilişkileri bu işe karıştırmadan Beşiktaş’ın haklarını savunmaktır. Çünkü temyize gitmek Yıldırım Demirören’in çıkarına hareket etmektir ve Beşiktaş’a yapılmış büyük bir kötülüktür.
Bu sebeple, şu saatten sonra asıl görev Fikret Orman ve yönetimine düşmektedir.
“Beşiktaş’ta üstünü örteceğimiz bir kuruş yok. Hiçbir konuda bir milim geri adım atmadık” demişti Fikret Orman. İşte bu dava; Beşiktaş’ın mı, yoksa iddia edildiği gibi Demirören’in mi yönetimi olduklarını göstermeleri için bir fırsat.
Kararlarını versinler!
Versinler ki, onlar için Beşiktaş’ın çıkarları mı, yoksa Demirören’in çıkarları mı daha önemli hepimize göstersinler.”
[adrotate banner=”133″]