HaberSpor Haberleri

Neyin ve kimin FEDA’sı?

taraftar613

Fotospor yazarı Altuğ Aktaş’ın Beşiktaş gündemiyle ilgili olarak kaleme aldığı ‘Feda’ başlıklı yazısı;

Güzel bir tanımlama “FEDA”…

Ama bu neyin ve belki de kimin Feda’sıydı…

Biraz dar çerçeveden yaptığımız bakış açımızı ufak örneklerle genişletmek gerektiğini düşünüyorum…

2000’li yılların başı…

Bir futbol takımı liginin şampiyonu oluyor, borsaya açılıyor ve yaklaşık 100 yıllık tarihinin en görkemli, en şaşalı dönemini yaşıyor.
Öyle ki; bu yıllarda bile çok yüksek diyebileceğimiz rakamları 2002-2003 yıllarında harcıyorlardı. Örnek vermek gerekirse 30 milyon dolar gibi dudak uçuklatan bonservis bedelleri ödüyorlardı.

Böyle büyük bütçeli ve parasını har vurup harman savuran kulüp, bir anda Avrupa’da başarısız olduktan sonra dibe vurmaya başlamış ve sezon sonunu yaklaşık 40 milyon dolar zarar ile kapatmıştı.
Borçlar 150 milyon dolarlara kadar çıkmıştı.

1997 yılında Şampiyonlar Ligi’ni kazanan, 2002’de kendi liginde şampiyon olan bu takım 2005 yılının ilk yarısını bile 35 milyon zarar ile kapatmıştı.

Hemen toparlanmaları gerekiyordu…

sampiyonlar ligi WTS 2

Yönetim ve camia olarak radikal kararlar aldılar.

Önce bütün teknik ekip ve futbolcuların maaşlarını %20 – %25 oranında indirim yaptılar. Bununla yetinmeyerek o günden sonra alt yapıdan çıkan oyuncular, rakiplerinin alt yapısında gelecek vaat eden genç oyuncular ile kadrolarını kurdular ve bu futbolcuların yanına bonservisi elinde olan oyuncuları transfer ettiler.
Teknik direktörlüğe, alt yapıdan çıkan genç oyunculara şans verecek ve yapılanmayı, geleceği planlayabilecek yeni bir teknik direktör ile anlaştılar. Belli bir süre orta sıralarda kalmayı hedefleyip, tüm camia olarak dişlerini sıktılar.

Japonya’nın 2. liglerinden transfer yaptılar. Kendi ülkesinde bile adı duyulmamış genç oyuncuları transfer edip onları milli takımın yıldız oyuncusu olabilecek performansa kadar çıkarttılar.

Bir şehir takımı olmasına rağmen, ülkelerinin en büyük yani 80.720 kişilik stadını her hafta ortalama 70.000 taraftar ile doldurarak Avrupa’nın en yüksek seyirci ortalamasına sahip takım oldular. 80.000 kişilik stada o kadar çok kombine talebi vardı ki artık kulüp belli bir sayıdan sonra kombine bilet satmamaya ve bilet alarak maçlara gelmek isteyen taraftarlarına olan bağlılıklarını, saygılarını gösteriyorlardı.

Hem taraftarıyla, hem yöneticileriyle, hem teknik ekibiyle, hem de futbolcuları ile tam anlamıyla “FEDA” diyerek bir şeylerden feda etmişlerdi.

Kriz dönemini, orta ve uzun vadeli bir çalışma ile atlattılar. Yapılan planlardan 5-6 yıl sonra liglerinde şampiyon oldular. Ertesi sene tekrar şampiyon oldular. Muhtemelen seneye yine şampiyonluğun en büyük adayı olacaklar.

Yapılan yayın hakları anlaşması sonrasında 2016 yılına kadar her yıl 40 milyon euro’dan fazla bir rakam sadece yayın hakkı olarak bütçelerine artı olarak girecek. Son iki sezondaki başarıları ile bunu garanti altına aldılar.

Artık ekonomik krizden çıktılar fakat alt yapıdan çıkacak genç oyuncularla mücadele etme ve gelecek vaat eden oyuncuları transfer etme anlayışından vazgeçmediler.

İşte aslında “FEDA” her anlamıyla budur…

Bu kısa ve anlamlı örnekteki Borussia Dortmund’un yaptığı gibi bütün camia ile kenetlenip, 5-6 yıllık bir proje ile genç oyuncuları destekleyip, belki 3-4 yıl Avrupa kupalarına bile katılamamayı sindirip, ligi orta sıralarda bitirmeyi göze almalı ve her şeye rağmen maddi ve manevi desteğimizi eksik etmemeliyiz.

Az kaldı ligin başlamasına…

Görelim kim ne kadar ve nasıl “Feda” yapacak…

Gereken şey “Feda”ysa, merak etmeyin gerçek Beşiktaş taraftarı en büyük “Feda”yı yapar…

[adrotate banner=”249″]

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu