Nasılsınız asker???
Komik, tuhaf, olumsuz her türlü macera peşimizi bırakmadı son aylarda…
Bilmiyorum seçtiğim insanlardan mı? Bi mıknatıs durumu var sanırım…
Bu o kadar böyle ki, geçen gün bir arkadaşım “bu kadar heterojen bir grup görmedim, bi sapığınız eksikti, onu da benimle tamamladınız” dedi…
Evim, bahsi geçen ve hepsi ayrı telden çalan bu arızalı grubun, iki üyesini yola getirmek üzere devlet tarafından görevlendirilmiş bir uzmanın denetiminde.
Bir süredir arkadaşımın annesini ağırlıyoruz evde.
Teyzemiz İstanbul’a her geldiğinde kapılarına burnumu dayar, yemek kokularıyla beslenirdim. Burnumla onlarda pişen yemek çeşitlerini tespit ettikten sonra, akşam bana ayrılmış olarak gelen tabaktaki yemeklerle bendeki bilgileri karşılaştırıp, arada ızgara, türlü ve tatlının kaçak olup olmadığına bakardıl. Allahları var, bugüne kadar falso vermediler. Burnum hangi kokuları aldıysa aynısını bi tabakta yedim.
Buna karşılık kendi evinde yemek yapan ama benim evde peynir ekmek bile hazırlamayan arkadaşım; annesi Ankara’dan gelmeden önce, Amerika’dan kalma alışkanlığıyla fast food’a boğdu bizi. Ciğerim, dalağım, bağırsaklarım, beynim kurudu. Şimdi öyle mi ya, kadınbudu köfteler, taze semizotu yemeği, dolmalar, kahvaltılar…
Hem de en iştah açıcı şekilleriyle…
Nefis yemekler yiyoruz, öyle böyle değil…. Teyzemiz ciddi bir gurmedir. Nasıl keyifliyim anlatamam…. Yüzümüze renk geldi, anneannemin deyişiyle “beynim çalışmaya başladı”. Elimi de sıcak sudan soğuk suya değdiriyorsam namerdim.
Madalyonun öbür yüzündeki durum ise, evde bir süredir Osmanlı terbiyesi hakim. Tabak, çatal ve bıçakların yeri değişti evde. Bulaşık makinesinin çalışma düzeni, saatleri mevcut artık bizim evde. Mesela bıçaklar bulaşık makinesine girmiyor. Hergün mutfakla ilgili olarak sabah ve akşam iki posta “günün dersi” var. Arkadaşım önceleri kaneviçe yapma, etamin işleme, dantel örme gibi bahanelerle katılmadığı mutfak derslerine, annesinin baskısı artınca Micheal Jackson’ın cenazesini kaldırma, Müzeyyen Senar’a yardım için konser verme gibi sebeplerle iyice boşladı… Kendi bilir, hafta sonu bir mutfak firmasının sponsorluğunda teyzemiz sözlü sınav yapacak…. Kaşar peyniri ve beyaz peynirin buzdolabının hangi raflarında saklanması gerektiğini, daha önce içilmiş gazlı içecek şişelerinin hangi ısıda muhafaza edildiğini bilemediğinde ne olacak? onu düşünüyor mu acaba? Micheal Jackson’ın mevlüt pidesiyle doyurur karnını.
Kavanozların düzeni de değişti. Önceden zeytinyağı için kullanılan kavanoz artık başka bişey için kullanılıyormuş, öyle dedi teyze. Ekmekler gereği gibi dilimlenip saklanmadığından bir uyarı aldım, ikincide disiplin cezası. Ama azimliyim, yaprak sarmanın içine koyulan baharat ve ölçülerini tam bilirsem eskiyi unutturum.
Sıkı bir hayvan dostu olan teyzemiz, dün bulaşık makinesinin içinde tavuk kemiği bulmuş. Bütün akşamımız ona evde soykırım yapmadığımızı anlatmakla geçti… Tazminat istiyor, tavuklara zulüm varmış bu evde…. Bak hele…
Kazayla bir yerimize kene yapışırsa sıçtık… Kene mi ben mi sorusunun cevabını ararken Kırım Kongo’dan genç yaşta mortu çekersek, cenazemizde Nejat Alp’ten “yorganımda kene var, kopar kopar gene var” türküsünü dinler dinler oynarsın teyzeciğim.
Yaptığı yemek pişerken, tencerenin kapağını açıp üstten bir iki kaşık yemeği çaldığımız teyzemiz… Ben çocukluğuma ev, piyade taburuna döndü..
Koltuğa oturma düzenimiz ve uyuma saatlerimiz yat ve uyan borularıyla belirli. Daha neler neler!
Bu davetli ve beklenen misafir son ayların en güzel hediyesi bana…
Hayat böyle akıp giderken, dün akşam Ayvalık tarafındaki evimizden komşumuzu İstanbul’da ağırlamak gerekti. Geç saatlere kadar süren ağırlama faslından sonra, uykulu gözlerle eve gittiğimde, geç gelmemden kaynaklı, arkadaşımın sinirli ve cinayete meyilli bir çift bakışı ve koridorda kocaman bir paketle karşılaştım…
Paket dediysem sıradan değil: Daha önce bana aldığı masa örtüsünün altında duran bir kabartı ve örtünün üzerinde oyuncaklı küçük bir çikolata.. Çok şirindi, çoook…
Geç geldiğim için cezalıydım, açmama müsaade edilmedi önce.
Biraz naz, niyaz sonrası açabildim.
Kocaman bir mikrodalga fırın… Hem de en istediğimden!!!!
Doğumgünü hediyemi, o kadar aksi ve telaşlı işlerinin arasında unutmamışlar ya da atlamamışlar.
Sevilmek önemli… Sevmekten daha fazla besleyen bir durum belki…
Bir kez daha anladım ki; aile sadece kan bağınız ve soyadını taşıdığınız insanlar değil. Yüreğini ve evini size açabilmiş insanlar da ailenizdir… Ve kimi zaman daha gerçek bir ailedir… Sizi üzerek değil, severek ve sevindirerek ağlatırlar…
4 Temmuz doğum günüm.
Akşam tüm sevdiğim, beraber olmak istediğim insanlarla Asmalımescit dolaylarında rakı, ambians ve boğazımıza kadar Beyoğlu ile yüreğimizi; eve dönüşte ise düzgün dilimlenmiş ekmeklerimizi mikrodalga fırında ısıtarak karnımızı doyuracağız…
Teyzemiz cumartesi sabahı kendi evine, Çeşme’ye gidiyor….
Cumartesi akşamı kendisi için söyleyeceğim pek kıymetli Yesari Asım Arsoy bestesi, Uşşak makamından “Menekşe gözler hülyalı, bakışları çok manalı” şarkısı ve ardından kızının sesinden dinleyeceğimiz Kayahan bestesi “Bir masum mor menekşe, ağlıyor mu ne?” şarkıları kendisine duyduğumuz derin hislerin tercümanı olacak.
Onu ve evdeki düzeni çok özleyeceğiz (!!!)
doğum gününüz kutlu olsun 🙂 🙂 🙂 🙂
Hah hah hah 🙂 Süper teyze! Doğum gününüz kutlu olsun 🙂
sayın yazar komşunuz olmayı çok isterdik çevrenizdeki ev fiyatları epey yükselmiştir. Mutlu yıllar güzel bir yıl geçirin.
Dünyanını en güzel, en harika kadını! İyi ki doğdun. Biz de oradayız yarın akşam. Biz de biz de!!!!
Londranın en deli kızı. Bira yarışının azılı yarışmacısı. İyi ki doğdun altın kalp. Evde allah kolaylık versin.
ince sızım iyi ki doğdun
Biri vardı seni seven. Derdi ki, “kadınım, bedeni küçük, yüreği okyanuslar kadar büyük kadınım”. O artık yanımızda değil ama sevgisi ve sevgimiz hep seninle… İyi ki doğdun güzellik. İyi ki doğdun ve farkedemediğimiz bin türlü güzelliği beraberinde getirdin.
Resimdeki gibi hep mütevazi hep mutlu kal.
En evi ile ilgisi olmayan ben bile kendime has bir kurallar ve alışkanlıklar seti oluşturmuşumdur evimde. Sanırım sen kurallarını yemeklerin lezzeti ve aile ortamının sıcaklığı uğruna oldukça esnetmişsin 🙂
İyi ki doğdun sevgili yazar, cumartesi akşamı yeni yaşına kadeh kaldırmaktan mutluluk duyacağım…
Şarap, yemek, kalite, sohbet uzmanı. Mutlu yılar Seçilcim.
Happy birthday my dear. happy birthday and i wish you a new age to be filled with all best things.
Sevgili Seçil Hanım, Cunda’yı nasıl şenlendirdiyseniz bu köşeyi de o kadar eğlenceli bir yer yapmışsınız. Sizi tanıdığım için evdeki yüz ifadenizi tahmin edebiliyorum. Teyzeden tarifler isteriz konağımıza. Yiyemeden gittiğiniz İncir reçeli bu yıl da var. Ayvalık, Cunda Adasından sevgiler. Hilal
Mutlu yıllar, sağlıklı ve nefis bir yıl geçirmenizi dilerim.
Nejat Alp fantaaazi müzik söyleyen ve sesi olmayan insan değil miydi yaaa? Merak ettim türküyü. Doğum gününüz kutlu olsun.
Ben de Kerem’e katılıp Londra’nın çılgın kızına iyi dilek ve sevgilerimi gönderiyorum. Çok özledik seni, en kısa zamanda Soho’daki günlerimize yeniden ortak olmanı bekliyoruz. Sevgiler.
sayın yazar eviniz tiyatro sahnesi gibi olmuş inşallah tez zamanda eski düzeninize dönersiniz.
çok içten sıcacık bir yazı olmuş,gurme ana tiplemesi sanırım dünya’nın her tarafında aynı,onu anlatırken nedense aklıma everybody loves raymond daki anne figürü geldi,herşeye karışan hafif despot ama sevgi dolu…
böylesine sıcak yazılar okuyunca içiniz bir tuhaf oluyor,sanırım bunlar bir yıldızın kayışı kadar süren kısacık hayatımızdaki güzellikler,(yine bir sezen cumhur önal tiradı gibi oldu-siz affedersiniz beni)insanın suratına aptal bir tebessüm yerleştiren cinsinden…
nice güzel senelere kaleminden bal akan yazar hanım
okurken duygulandım yazınızı. sitede gezinirken sizi es geçmek olmazdı zaten, bu aralar seyrek yazıyorsunuz diye hayıflanmıştım nedenini yazıyı okuduktan sonra anladım. Aman siz siz olun imla kurallarına dikkat edin, bir de o nedenle ceza almayın evde. Mutlu yıllar, daha nice yıllar yazınızı okuma keyfini yaşamak dileğiyle.
yasami bu denli kucaklamanız ne güzel. bat’dan erkan hatırladiniz mi? komsulariniz, arkadaslariniz, mimariniz, asciniz, teyzeniz,dayiniz, halaniz hepiniz cok yasayin. mutlu yillar sayin yazar.
Yazılarınızı çok uzun zamandır severek takip ediyorum. Geçmiş de olsa doğumgününüzü kutlarım.
nice yıllara seçil hanım. ayvalık gömeçten sevgilerle. eviniz boş ve sizi bekliyor iyi günler dileriz.
ahhhhh ben nerdeydim yaw? 🙂
bu yazı da güzel