Japon Turist
Wolfsburg maçını, ileriki maçlara matematiksel ümit taşıyabileceği bir skorla kapattı Beşiktaş. Lakin önündeki o maçlardan galibiyetler çıkarabilir mi bu kadro ve oyun yapısı, orası biraz bulanık.
Beşiktaş’ın yetenekleri ve yapabilecekleri sınırlı bir kadrosu var. Dolayısıyla Beşiktaş ya ‘kötü’ oynuyor, ya da ‘oynayabileceği kadar’ oynuyor. Durum bu olduğu için, ‘iyi’ oynaması gibi bir seçenek bile yok takımın. Bakınca, Beşiktaş’ta bizi ve rakibi şaşırtabilecek, şapkadan bir şeyler çıkarabilecek tek bir isim var. Maliyetini kafaya takmadan düşününce, beğenin veya beğenmeyin, Tabata. Tello’nun, Ernst’in, Fink’in sizi şaşırtması, olmadık bir hareket veya işle karşı tarafı komaya sokması mümkün değil. Yusuf ve Delgado bile (yetersiz mücadele güçlerini hesaptan düşünce) bu isimlerden sadece yarımşar gömlek üstün. Ama Tabata, bu futbolcunun Türkiye dışındaki performansını gösteren görüntüleri izleyecek olduğunuzda ve Gaziantep günlerini düşününce, daha farklı bir klasmanda.
Galatasaray’ı benzer açıdan incelediğimizde, Keita, Elano ve Arda ile, ilk planda bile rahat üç oyuncu sayılabildiğini görüyoruz. Fenerbahçe’de siz Deivid, Topuz ve Özer Hurmacı’yı saymasanız bile, kimsenin itiraz edemeyeceği bir Alex ve Dos Santos var.
Bu türdeki oyuncuların sayısı ve kalitesi açısından değerlendirdiğimizde, Beşiktaş her iki rakibinden de maalesef müthiş geride kalıyor. Eldeki tek isim Tabata da yedek oturup, oyuna iş işten geçtikten sonraki dakikalarda dahil olunca, Beşiktaş’ın ne sonuca dair çok umudu, ne de seyredilecek bir tarafı oluyor. Objektif biçimde cevaplamanızı isterim, tarafsız bir futbolsever olsanız, bu üç takımdan birinin maçını izlemek için evden çıksanız, üçünün de aynı saatte maçı olsa ve elinizde tek bir bilet parası olsa, bu vakti ve parayı hangi takım için kullanırsınız? Üç takım da kendi sahasında veya üç takım da deplasmanda, benzer rakiplerle oynuyor olsa ve bahiste elinizdeki son parayı bunlardan bir tanesine yatıracak olsanız, hangisine güvenirsiniz?
Şimdi Eskişehirspor maçı var. Eksikler malum. Ama “Biz bu takımın Ferrari’li, Sivok’lu, Ernst’li halini de gördük” diyorsanız, mesele yok. Hiç olmazsa bir de böyle denemek için vesile olacak gerçekten. Nasıl olsa ne daha anlaşılmaz oynanabilir, ne daha renksiz. Hatta Wolfsburg maçındaki gibi bütün oyun planı berabere kalabilmek üzerine kurulu olacaksa, daha eksik bile gidilebilir Eskişehir’e. Tabata’yı son on dakika için o kadar yol götürmeye gerek yok mesela. Bıraksınlar Barbaros Parkı’na, adam Japon asıllı ama sor bilmiyordur, Japon Kale öğrensin çocuklardan orda. Bildiğini de unutacak Beşiktaş’ta, bari böyle bir altın bileziği olur, yarın öbür gün ligi falan kurulursa oradan devam eder.