İçinde “Türkan Saylan” geçmeyen yazı…
Akıllı geçinen ama ahmaklık noktasında gezinen insan sayısının bol olduğu bir memleketin evladı olmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Miting meydanlarında olmayacağım, bir kez gittim, ölüyordum nefessizlikten… Bir de cüzdanı mı çaldırdık, anahtar mı gitti, oranı kolla, buranı kolla… kaygısı taşıyorum…
Zaten kimse kimseyi dinlemiyor da… 2 türkü, 2 şarkı… Hop laik olduk, ilerici olduk, cumhuriyetçi de olduk…
Söz verdiğim gibi iki kişi ve bir hikayeden bahsedeceğim…
Size bahsedeceğim iki kişiden biri, usta bir yönetmen… Alejandro Amenábar…. Asıl adı Alejandro Fernando Amenábar Cantos. Baba Şili’li, anne İspanyol… Şili’de doğar, ancak ailesiyle birlikte Pinochet yönetiminden kaçarak 1973 yılında İspanya’ya göç ederler.. İletişim Bilimleri okur Madrid’de, sonra da tamamen sinemaya döner yüzünü… Hani şu çok bilinen Vanilla Sky filminin orijinali bu şahsa aittir…
Tom Cruise, Brad Pitt ve benzeri eğlenceli çocukların yaptığı filmlerden değil, beni kalbimden vuran filmi “Mar Adentro (İçimdeki Deniz)”dir… Tabii İspanyol oyuncu Javier Bardem’in etkileyici performansıyla birleşince sıradan bütün ödülleri alır. Film hakkında zamanında çok konuştum, çok kişiye tavsiye ettim, şimdi bahsedeceğim başka birşey..
Alejandro Amca yeni bir film yaptı… İsmi Agora… Filmi nereden bulsam da seyretsem diye merakla bekliyorum. Yönetmeni yle birlikte iştahımı açan başka şey, konusu…
Tanır mısınız Hypetia’yı?
Hayır, Hadise demedim, Hypatia…
Yanlış, Bodrum’daki “beach”lerden birinin adı değil, boğazda yeni açılan klüp de değil, medyada görünen kıro futbolcuların ya da iş adamlarının yiyiştikleri Brezilyalı manken de değil…
“Hypatia of Alexandria”… İskenderiye’li Hypatia… MÖ 370 yılında doğar Hypatia. Charles William Mitchell tarafından yapılan en bilinen resmi … Resimde güzellik ve bilgeliğin vücuda geldiği figür olarak anlatılıyor Hypatia…
Babası zamanın ünlü matematikçisi Theon…. Babası sayesinde eğitimde büyük aşamalar kaydediyor.. Zaten dönem gereği kadınlar baba ya da kocalarının desteği olmadan eğitimde ilerleyemiyorlar…
Size bir yeri hatırlatıyor mu?
Pozitif bilimlerde o çağın en ileri toprağı kabul edilen İskenderiye’de Museion’da, felsefe, aritmetik ve astronomi dersleri verir Hypatia.. Çok güzel bir kadındır, güzelliğiyle zekası birleşince erkek dünyasında da epey etkili olur… 13 ciltlik bir aritmetik eseri bırakır ölürken… Hristiyanlığın güçlenmeye başladığı dönemde, hristiyan dogmalarına karşı geldiği için “inançsız” kabul edilmiş….
Size birini hatırlatıyor mu?
Efendim, Hypatia 382 yılında İskenderiye Kütüphanesi’ni kurar ve dünyada ulaşabildiği her noktaya elçiler göndererek kitap ister. Bundan neredeyse 1800 yıl önce kitaplığa konacak her kitabın bir kopyasının alınmasını ve daha sonra sahibine geri iade edilmesini “yasa” olarak kabul ettirir…
Dönemin başrabihi Cyrill’in adamları tarafından öldürülür… 45 yaşında…. Bu da yetmez.. Cesedi sokaklarda sürüklenir… Eti kemiklerinden midye kabuklarıyla ayrılır… Kurduğu kütüphane ateşe veriliir, geriye pek birşey kalmaz..
İşte böyle bir son…
Hala mı birini hatırlatmıyor?
Ne oldu sizin sonsuza kadar kalbinizde yaşatacağınızı söylediğiniz değerli bilim kadınına?
Hay ben sizin gibi cumhuriyetçilerin ve ilericilerin…..
Harika bir yazı olmuş Seçil Hanım, elinize sağlık. Diğer sitedeki yazılarınızı göremiyoruz, artık hep burada mı yazacaksınız? Sevgiler,
Birini hatırlatıyor, hem de ne güzel hatırlatmışsınız. Yazı tekniğinize hayran kaldım. Yorumlara bakınca abartı bulmuştum ama beğendim. Bundan sonra zevkle okuyacağım.
Agora filmini ben de sabırsızlıkla bekliyorum inşallah amenabar kendine yakışan bir film yapmıştır.
Hatırlatıyor, hatırlatmaz olur mu?
Kendisi hem çok genç hem de çok yetenekli bir yönetmen. Bu tür büyük insanların geçmişine bakıldığında “acıarın çocuğu” olduklarını görüyoruz.
Sabırsızlıkla bekliyorum bu filmi.
son cümlenin devamı neydi?