Hürser Tekinoktay: Son Divan Kurulunda Olağanüstü Seçim Kararı Alınmalıydı
Beşiktaş Divan Kurulu üyesi ve eski başkan adayı Hürser Tekinoktay, siyah beyazlı kulübün gündemiyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Radyospor’da Aygün Özipek’in sunduğu Ters Köşe programına katılan Tekinoktay’ın açıklamaları şöyle;
Orman ve Çebi’nin Kader Birliği Ettiği Vakalar Var
“Mahkemelerle ilgili o kadar çok konu var ki programa sığmaz. Büyük resme baktığınız zaman Fikret Orman ile Ahmet Nur Çebi 2012’de 400 milyon borçla aldıkları kulübü bugün 7 milyar liralara getirdiler. Bu ikili Beşiktaş’ta her yönden erozyon yaşatan bir dönem yaşattılar bizlere. Zaman zaman karşı karşıya gelseler de bu ikilinin 10 yıl içinde kader birliği ettiği birçok vaka var.
Zaman zaman da sakinleştirici hamleler yaptıklarını gördük, zaman zaman da kavga ettiklerini gördük. Fikret Orman Beşiktaş’ın Süleyman Seba’dan sonraki kaos içine girdiği, mali disiplinin kaybolduğu dönemin grubunu temsil eden, Demirören’den başkanlığı alan, maalesef ki onun gücüyle başkan olan bir grubu temsil ediyor. Ahmet Nur Çebi ise ilk olarak 2010 yılında Murat Aksu’nun yedek listesindeyken Beşiktaş kongresiyle tanışan, daha sonra Fikret Orman’ın ikinci başkanı olan, meşhur Fulya olayındaki, davasındaki Yaşar Aşçıoğlu’nun tarafını temsil edercesine bir araya gelen bir koalisyon vardı.
Fikret Orman Yıldırım Demirören’in Temsilcisi
Biliyorsunuz Fulya davasında müteahhit Aşçıoğlu ile Yıldırım Demirören arasında yakın çalışmalar oldu. TFF başkanı olduğu zaman Yaşar beyi de yönetime aldı. Beşiktaşlıların hassasiyetle üzerinde durduğu, Çebi’nin de ‘95 milyon dolar zarar var’ diye anons ettiği dönemden itibaren açılan davada oluşturulan baskıyla önce Yaşar Aşçıoğlu 6 milyon dolar Beşiktaş’ın kasasına bir para verdi. Daha sonra projedeki kaçaklardan dolayı paranın geriye tekrar kayıtlanmasıyla olan süreçte sıra bu sefer Yıldırım Demirören’e geldi.
Fikret Orman, Yıldırım Demirören’in temsilcisi olarak oralarda bulunduğu gibi, ne yazık ki Ahmet Nur Çebi de müteahhidin haklarını koruyacak şekilde vazife yaptı. Mali genel kurulda herkesin gördüğü gibi müteahhidin yüze 55’e 45 bu işi yaptığı, aslında yüzde 67’ye 33 Beşiktaş lehine yapmadığı, bu iş başka türlü de kurtarmaz gibi söylemler gündeme geldi. Müteahhidin zarar edip etmemesi ayrı bir konu. Biz Beşiktaş kulübünün temsilcileriyiz, burası da bizim derneğimiz.
2018 yazında Şenol Güneş’in Fikret Orman’a ‘futbolculara para ödenmiyor, başkan tatilde’ şeklindeki açıklaması ve Orman’ın ‘ben yönetim kurulunu değiştirmek istiyorum’ deyip olağanüstü seçim kararı almasıyla bu kavga patlak verdi. Şenol Güneş’in bu söylemi hoş değildi. Arkasından Ahmet Nur Çebi ve birkaç arkadaşını tasfiye etmek istedi Fikret Orman. Ondan sonra süreç aralarında itişme kakışmaya döndü. Fikret Orman Fulya’nın hesabını sordu, Ahmet Nur Çebi cevap veremedi.
Atilla Türker’in Açıklamaları
Atilla Türker, Fikret Orman’a açılan davaların adeta göstermelik davalar olduğunu, hiçbir ceza davasının açılmadığını, insanların oyalandığına istinaden bir görüş bildirmiş. Bu zaten Beşiktaş’ı takip edenler için olağan bir görüş. Bir suistimal varsa Atilla Türker’in dediği gibi şikayetçi olursun. Önüne sürekli bir şeyler konulurken Fikret Orman da ‘konuşursam’a getiriyor işi. Almanya Avusturya maçındaki gibi yan pas geri pas yapılarak top öyle döndürülüyor.
KPMG Raporunda Fulya Davası Neden Yok
Atilla Türker çok değerli bir gazeteci. Kendi yazılarında ‘KPMG raporunda Fulya davası yok, çünkü o 10 yılın dışında’ diye bir ibaresi vardı. Ben de kendisini aradım ‘Atilla bey davanın tarafı olduğum için size şu bilgiyi vereyim. Fulya davası 2019’da Yargıtay kararıyla onandı. Yani işleme konulması gereken tarih 2019’dur’ dedim. Fulya projesinin başladığı tarih 2008 doğru 9 yılın dışında ama hukuki hakların doğduğu tarih 2019. Bir de 2014’te hileli tahkim yapılmış. Hileli tahkimle 2014’te Beşiktaş’ın malları uçurulmuş.
Atilla Türker’in KPMG Raporunu Yayınlaması Lazım
Bu Cumhuriyet Savcılığının soruşturmasında olan bir dosya. Atilla Türker isterse dosya numarasını bulur, oradaki belgeleri de kullanabilir. 2019’daki mahkeme kararını da ben Twitter’da paylaştım. Atilla bey dedim ben belgesiz konuşmam. Ben size bunu yazın diye söylemiyorum. Değerli bir gazeteciye karşı bilgiyi saklamak yanlış olur. Belgeyi Twitter’da paylaştığımı da hatırlattım. KPMG raporunun ciddi bir şekilde incelenmesi lazım. Atilla Türker’in gazeteci hüviyetiyle bu raporu eline geçirmesi ve incelemesi gerekir. Daha önce çünkü bir sürü belge yayınladı Atilla bey. Bu cesareti gösteren bir gazetecinin KPMG raporunu da tıkır tıkır dökmesi lazım.
Ben kendisine yine tüyo vereyim. Fulya davası neden yok? Fikret Orman bunu sordu. Bu raporun içinde Fulya davası niye yok dedi. 2019’da hukuki hakların ortaya çıktığı Fulya davası KPMG raporunda niye yok? Ben de tekrar soruyorum. Bütün Beşiktaş camiasının bunu sorması lazım. Savaş bittikten sonra herkes general olarak ortaya çıkıyor. Savaş devam ederken kimse ortada yok.
Meşhur Ernst&Young raporları da vardı. Fikret Orman ‘kasada duruyor, ortadan kaybolmaz’ dedi. Bu da öyle.
7 Milyar Borç Bunların Sorumluluğunda
Yapılan hiçbir işlem samimi değil. Bir şekilde temsilcisi oldukları tarafların haklarını aradılar ama Beşiktaş’ın hakları havaya uçtu. Bugünkü 7 milyarlık zarar bu arkadaşların sorumluluğundadır.
Bu Nasıl Mali Disiplin?
BJK AŞ’nin genel kurulu yapıldı. Şirketin büyük hissedarı dernektir. Hasan Arat ‘Ben 2025’te seçimlere gireceğim. Divan Başkanı Tevfik Yamantürk’ü ve Ahmet Nur Çebi’yi aradım’ diye bir beyanda bulundu. Daha sonra da Emre Kocadağ “Mali disiplini sağladık. Herkes aday olmak istiyor. Ben de 2028’de adayım’ diye bir açıklama yaptı bunun üzerine. Mali genel kurulda dostlarımızdan Tamer Mert bir soru sordu. ‘Bu açıklamaları yapıyorsunuz ama borcunuz var. Bu sene minimum 1 milyar lira zarar var. Rapora göre siz futbolculara 205 milyon lira, çalışanların vergileri için de 574 milyon lira ödememişsiniz. Bu nasıl mali disiplin?’ diye Emre Kocadağ’a soru yöneltti.
Bilançolarda 205 milyon lira ödenmediği görülüyor, Beşiktaş’ın asbaşkanı mali disiplin sağlandı diyor. BJK A.Ş. toplantısında Beşiktaş’ın maaşlı çalışanı Seçil bey ‘o futbolcular bizim ihtilaflı olduğumuz futbolcular’ diyor. Fakat bakıyoruz ki Rosier’in icra takibine koyduğu 500 bin euro var. Şimdi siz Futbol A.Ş.’nin genel kurulunda yanıltıcı bir beyan verecek kadar kulübün ekonomisine hakim mi değilsiniz? İnanılır gibi değil.
Genel kurulda kulübü temsilen sayman üye var Murat Kılıç. Mesela Murat Kılıç nasıl bunu onaylayabiliyor.
SPK’yı, hatta tüm kulüpleri ilgilendiren bir mevzu daha var. Kendi yöneticilerinin şirketle iş yapması izne tabidir. Derneklerde kendi kulübüne fatura kesmek yasal değil. Futbol A.Ş.’nin yüzde 51’i BJK derneğinin. Bizim kulübümüze fatura kesecek yöneticileri kabul edemezsiniz. Fatura kesecekseniz de derneğin genel kurulundan izin almanız lazım. Beşiktaş kulübü gönüllülük esasına göre görev yapılan bir kulüp. Ticari illiyet bağları kurmaları çok yanlış. Mevzuata da SPK’ya da aykırı bir durum. Vicdani olarak da doğru bir şey değil.
İpin ucu öyle kaçmış ki. Totale baktığımızda başarı yok, amatör sporlarda küme düşmüşsünüz, bazılarını kapatmışsınız. Borç takip edilemez hale gelmiş, böyle gidiyor.
Emeğe Saygı Duymazsanız Nasıl Sporcu Yetiştireceksiniz?
Cari açığı siz nereye kadar götüreceksiniz. Ben söyleyeyim. Gidecekler bankalara yeniden yapılandırma isteyecekler.
Beşiktaş geçen yıl milli futbolcuları serbest bıraktı. Aboubakar, Larin, Dorukhan, Güven. Burak falan da var. Serbest bıraktık gitti Lille’de şampiyon oldu. İnsana hiçbir kıymet göstermeyen felsefenin ürünü bu. Siz bu futbolcuların kıymetini bilmeyip bedavaya bırakırsanız insani olarak da maddi olarak da kıymetini bilmiyorsunuz. Bunları yaparsanız onlar gibi olmak isteyen futbolcuları yetiştirme şansınız da olmaz. Sporcunun bir emeği vardır, ter döker, var olma mücadelesi verir. Siz bunlara saygı duymazsanız nasıl amatör sporcu yetiştireceksiniz? Yetiştiremezsiniz.
Çocukları da Harcadılar Beşiktaş’ı da
Beşiktaş’ın altyapısında yetişmiş 3-4 pırıl pırıl çocuk rüzgar gibi geldi gitti. Rıdvan, Emirhan, Serdar. Hani toplantılar yaptınız, Önder’i aldınız yanınıza, Ceyhun’u aldınız, geleceğe yatırım falan. Çocukları da harcadılar Beşiktaş’ı da. Nerede Emirhan, Serdar? Şimdi Serdar’ın yerine İstanbulspor’dan futbolcu aldılar. Al sana soruyorum, Atilla Türker’e de soruyorum. 2.5 milyon verilen futbolcunun yüzde 100’ünü mü aldı Beşiktaş yüzde 50’sini mi? Yüzde 50’sine 2.5 milyon veriyorsan Rıdvan’ı niye 2.5’a gönderdin? Emirhan’ı neden gönderdin?
Siz kendi yetiştirdiğimiz Beşiktaşlı futbolcuları itibarsızlaştırırsanız, -Emirhan’dan bahsediyorum, çocuk ağlaya ağlaya gitti- bunların babalarını suçlarsanız siz bu kulüpte amatör basketbolcu voleybolcu yetiştirebilir misiniz?
Fikret Orman ile girdiğimiz seçimde de söyledik. Biz inşaata yatırım yapmayacağız dedik. Sporcu kaynağını 4 yaşına indireceğiz, Türkiye genelinde jimnastik okullarını açacağız, buradan futbolcu, boksçu, voleybolcu, basketbolcu üreteceğiz dedik. Her genel kurulda inşaatçıları ticaret adamlarını seçtiler.
Aboubakar Transferi
Aboubakar takım şampiyonluğa giderken çok önemli bir zamanda bilerek veya bilmeyerek kötü bir sözleşme yapıldı. Bir şekilde Beşiktaş’ın hem sahadaki başarısı riske atılarak hem mali geleceği çöpe atılarak sözde çok para istiyor, Ahmet Nur Çebi’nin deyimiyle paran bizde kalmaz falan denilirken bedavaya elden kaçtı. Menajeri 1 milyon küsür icra takibi yapmış. Adamı bedavaya gönderiyorsun, adam inanılmaz büyük paralarla geri dönüyor. Ne yapmak istiyorsunuz? Bilerek mi bilmeden mi yapıyorsunuz? Bunlar normal değil. Aboubakar daha gençken daha iyi bir sözleşme yapmayıp boşta bıraktığınız oyuncuya daha sonra 9 milyon euro para harcıyorsunuz.
Kiralık aldığınızı Weghorst‘u da kaçırıyorsunuz elinizden. Takım şampiyonluğa oynuyorken kaçırıyorsunuz. Dünyanın neresinde var. Bir iki kişi hariçtir, hoca taraftar, yönetici herkes Hollandalı’nın gideceğini attığı golden sonra statta öğreniyor.
Bu kulübü Bayern Münih ile Arsenal ile değil, Galata kulübü, falanca filanca küçük kulüplerle bir görüyorlar. Verdikleri demeçler de böyle. Dalga geçiyor 2028’de adayım diye. 2012’den beri oradasın zaten, batırdınız kulübü.
Rezervasyonla Aday Olunmaz
Emre Kocadağ’ın söylediği gibi ‘Ben 2028’de adayım’ gibi rezervasyonla aday olunmaz. Seçim zaten yeni bitti. O zaman 2 ay önce aday olsalardı. Önce Beşiktaş’a geçmişine sahip çıkın. Kafalarınızı masaların altında gezdirmeyeceksiniz. Fikret masaya dan dan vurduğu zaman neredeydiniz? O zamanki ikinci başkan şimdiki başkan dahil. Aslında baktığınız zaman geçen divan kurulu toplantısında o gün olağanüstü seçim istenmeliydi konuşmacılar tarafından. Neden?
Sahadaki başarı çok önemli değil. Biz büyük takımız bugün kaybeder yarın kazanırız. Ama ahlaki, insani olarak kötü bir çizgiye girmemeniz lazım. Divan Kurulunu örnek veriyorum. Divan kurulu başkanıyla ne hikmetse aramız hiçbir zaman iyi olmadı. Bizi seçime sokmak istemedi mahkemelik olduk. Birbiriyle kavga edenler kardeş oldu, benim aleyhimde çıktılar konuştular. Neyse önemli değil bizim büyüğümüz onlar.
Kulüpte Yönetim Zafiyeti Var
Divan Kurulu Başkanı Beşiktaş kulübünde vazife yaparken üç kez ihraç edilmek istenmiş. İhraç durumunu hazırlayan kişi mevcut yönetim kurulu üyesi. Bunu da açıklayan kim? Beşiktaş’ın disiplin kurulu başkanı. Disiplin kurulu başkanı bunu söyledikten sonra yönetim kurulu üyesi kalkıyor yalan söylüyorsun diyor.
Mevcut İkinci Başkan, Fulya Davası sürecinde de ikinci başkandı Yıldırım Demirören zamanında, Engin Baltacı. İkinci başkan avukat, o da öbür avukatla tartışıyor. Bizim hukuk adamlarına güvenmemiz lazım. İkinci başkan, disiplin kurulu başkanı olan avukatla kavga ediyor. Disiplin kurulu başkanına yönetim kurulu üyesi yalan söylüyorsun diyor. Öbür taraftan Divan Kurulu başkanı diyor ki birinci başkana ‘Ben seninle Allah muhafaza akraba bile olmak istemem’ diyor. Bu fotoğraf şudur: Beşiktaş kulübünde yönetim zaafiyeti var.
Divan Kurulu Toplantısında Seçim Kararı Alınmalıydı
Denetleme Kurulu KPMG raporuyla ilgili çalışamıyor. Fulya davası nerede? Zaman aşımına sokulduğuna dair denetleme kurulu hiçbir dipnot düşmüyor.
Divan kurulu çalışamıyor. Üç kez divan başkanını ihraç etmek isteyen bir ortam var.
Yönetim kurulundan bir üye ( Seyit Ateş) Disiplin kurulu başkanı Ahmet Akpınar’a yalan söylüyorsun deniliyor.
İkinci Başkanla disiplin kurulu başkanı kavga ediyor.
Fotoğraf bu. Dolayısıyla o gün Beşiktaş’ın divan kurulu toplantısında Beşiktaş’ın menfaatlerini düşünen bir kişinin çıkıp ‘arkadaşlar olağanüstü seçim kararı alın, yeniden seçim yapalım bütün kurullar elden geçsin. Bu kulübün birbiriyle kavga eden değil birlikte çalışan kurullara ihtiyacı var” demesi lazımdı.
Rasim Kara’nın TFF’de İşine Son Verilmesi
Futbol Federasyonu geçtiğimiz günlerde Rasim Hoca (Kara) başta olmak üzere birçok futbol adamının işine son verdi. Yaş çok kıymetlidir. TFF’de Rasim hoca kalecilik yapmıyor. İnsan yetiştiriyor, ahlak dersi veriyor, eğitim veriyor. Deneyim en önemli şey, parayla satın alınamaz. Kalecilere deneyimlerini aktarıyor. Yaştan dolayı ise cumhurbaşkanlığında, TFF başkanlığında yaş sınırı yok ki! Rasim hocaya gelince yaş sınırı var. Rasim hocanın yerine Ataşehir’deki bir büfenin sahibine görev verdiniz ve ikinci üçüncü liglerden sorumlu dediniz. Adamın işi o değildi. Adam hamburger ayran yapıyor, kulüp siyaseti yapıyor. Bu görevi veren kişi TFF’de ikinci başkan. Beşiktaşlı Murat Aksu. Rasim hoca gidiyor umurlarında değil.
Tamer Mert: 1.7 milyar zarar bütçeleyen ‘Avansçıları’ ibra etmeyin