Emasya Protokolü nedir?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ‘Balyoz Eylem Planı’ iddialarıyla birlikte tartışılmaya başlanan Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) Protokolü’nü hükümetin gündemine aldığını ve değişmesi için çalışıldığını belirtti.
EMASYA PROTOKOLÜ NEDİR?
İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında 7 Temmuz 1997’de imzalanan protokol gereği EMASYA birliklerine, valilik talep etmese de, kendisi gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara el koyma yetkisi verildi.
Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ile İçişleri Müsteşarı Teoman Ünüsan tarafından imzalanan ve 27 maddeden oluşan protokol “gizli” ibaresini taşıyor. Bu protokolde askeri birliklerin, “büyük toplumsal hareketler” karşısında yerel mülki idare amirinin çağrısı ve kararını beklemeden harekete geçmesi öngörülüyor. İldeki polis ve jandarma, yardıma gelen askeri birliğin komutanının emrine giriyor ve garnizon komutanı mülki idare amirinin güvenlikle ilgili yetkilerini fiilen devralıyor.
Protokol, bu tür olayların öngörülmesi için sivil alanda geniş bir istihbarat çalışmasının askeri güçler tarafından yapılmasına da olanak sağlıyor. Protokolün uygulaması durumunda, adeta ilan edilmemiş bir sıkıyönetim hali ortaya çıkıyor.
YASALARA AYKIRI OLDUĞU AÇIKLANDI
Siyasi otoritenin iyice zayıfladığı 1997′de imzalanan bu gizli protokolle askeri otorite, terörle mücadeleden toplumsal olaylara uzanan birçok bahane ile müdahale yetkisi kazandı. EMASYA’nın yasalara aykırı olduğu ise bundan 7 yıl önce yapılan Mülki İdare Şurası’nda tescil edildi.
AK Parti iktidarı öncesinde 25 Nisan 2002′de toplanan Başbakan Bülent Ecevit ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen’in de bulunduğu şura, 273 üyenin katılımı ile 3 gün çalıştı. Şurada oluşturulan 2 numaralı komisyon, protokolü didik didik inceledi. Şura sonunda yayımlanan raporda, EMASYA’nın birçok noktadan kanuna aykırı olduğu vurgulandı.
PROTOKOLÜN HUKUKSUZ 8 YÖNÜ
1-Protokol, yasanın çizdiği sınırı aşarak “bir ilde çıkan” asayişle ilgili olaylarla ilgili yardım isteme esaslarını düzenliyor. Oysa bir ilde çıkacak olaylarla ilgili durum İller İdaresi Kanunu’nun 11/D maddesinde zaten ayrıntılı olarak ele alınıyor. Bu nedenle protokol yetki yönünden hukuka aykırı.
2-Protokolle kurulan il ve ilçe Güvenlik Koordinasyon Komisyonları üyeleri arasına garnizon komutanı sıfatıyla bir askeri yetkili dahil edilmesi mülki idare amirliğinin asayiş hizmetlerine ilişkin yetki ve sorumluluk düzeninin bütünlüğünü bozuyor.
3-Protokol aniden ortaya çıkan ve hakkında acilen karar alınması gereken sorunların çözümünde sürat ve etkinliği azaltabilecek bir işleyiş sistemi oluşturmakla mülki idare amirlerinin takdir yetkisini ve hareket serbestisini kısıtlıyor.
MÜLKİ AMİRE ZORUNLU GÖREV
4-Protokolle getirilen mülki idare amirlerinin kuvvet talebinde bulunmadan önce EMASYA Bölge ve Tali Bölge komutanlıklarına bilgi vermesi zorunluluğu, 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu’nun askeri birliklerden yardım istenilmesi konusunda getirdiği düzenlemenin esasını teşkil eden “istisnailik” ve “‘olağanüstülük” nitelikleriyle bağdaşmıyor.
5-Protokolle EMASYA komutanlıklarına verilen mülki amirlerin talebi olmaksızın olaylara müdahale yetkisi 5442 Sayılı Yasa’ya “şekil, yetki, konu ve maksat” yönlerinden aykırı.
6-Protokolle iller arasında kuvvet kaydırılmasının EMASYA Tali Bölge komutanının aracılığına bağlanması, 5442 Sayılı Yasa’ya açıkça aykırı.
7-Protokolün polis ve jandarma güçlerinin tamamının kaçınılmaz olarak yardıma gelen askeri birliğin komutasına girmesini öngören düzenlemesi yasalara aykırı.
8-Protokol’ün 20. maddesiyle Asayiş Harekât Merkezi ve 22 ve 23. maddeleri ile Müşterek İstihbarat Merkezleri şeklinde düzenli ve sürekli örgütlenmelere gidilmesi, başta 5442 Sayılı Kanun olmak üzere, iç güvenliği düzenleyen tüm yasalara aykırı. (Habertürk)