Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyareti sırasında Türk Ticaret Merkezi’nin açılışı vesilesiyle Moskova’ya gelen Cem Boyner Hasan Arat ve Ethem Sancak Moskova’da bu soğuk ve büyüleyici kentte buluştu.
Cem Boyner Hasan Arat’ın projesini kabul etti
Cem Boyner, kabına sığamayan kişiliği, arkadaşlarına bağlılığı ve sevimliliği ile olmayacak sandığınız işlerin üstesinden gelir. Nitekim, yakın dostu Hasan Arat’ın geçen yıl ona götürdüğü projeyi hemen kabul etti.
Kurmayı aklına koyduğu Holding’e sevdiği arkadaşları Ethem Sancak, Erol Tabanca, Cem Siyahi, Hasan Arat ve Abdullah Gözener’in de bu birliğe katılmalarını sağlamıştı.
Cem Boyner, Moskova’nın son derece şık kafesi, Bosco’da bizleri topladıktan sonra Holding’i kurarken önem verdikleri ilk nedenin önce sevgi bağı olduğunu söyledi. Cem Boyner 1997-98 yılları arasında Rusya’ya, “Yatırım yapmaya karar verdik.
Ama kriz patlayınca tası tarağı toplayıp Türkiye’ye döndük Arkasından gelen Türkiye krizleri de bizde istek bırakmadı” diyor.
Enflasyon, faiz oranlan ve yabana yatırımlar ümit vermeye başlayınca ve hele Avrupa Birliği müzakere süreci netleşince Cem Boyner yurtdışında yapacakları yatırımlarla altın yılları yaşayacaklarına içtenlikle inanıyor. Boyner artık öyle bir şahlanmış ki, bu açılımı Rusya ile sınırlandırmamaya kararlı. Bütün Orta Asya devletlerinde sadece PBS olarak değil, Boyner adıyla da yatırımlar yapacak; mağazalar açacak..
Ethem Sancak efsanesi
Onun adını ilk defa İstanbul Modern’in en büyük sponsoru olarak duyduk Sanata verdiği değeri sözde bırakmayıp 1.5 milyon dolar vererek kanıtlayan Ethem Sancak Türkiye’nin en büyük ilaç dağıtımcısı. 2003 yılında tarımın ülkemiz için önemini Koç-Ata-Besi Çiftliği’nin üçte bir hissesine sahip olarak kanıtlamış.
Hasan Arat, Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve Ethem Sancak’ın maç keyfi
Cem Boyner: “Ethem Sancak Türkiye’nin en cesur komünistlerindendi.
Ethem Sancak için Cem Boyner diyor ki: “O Türkiye’nin en cesur komünistlerindendi; babası 8 yıl bu yüzden yüzüne bakmadı” diyor. Ama Ethem Sancak, “Ben ideallerimden asla vazgeçmedim. Babam benim ufak bir ilaç işinde sebat ettiğimi görünce adam olduğuma inandı ve beni 1200 kişilik ailemizin reisi yaptı” diyor…
Bu altı kişilik “dost grubunu” gece yarısı Moskova’deki otel odasında ağırlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dinlediklerinden etkilenmiş olacak ki, ertesi gün fevkalâde kaliteli ve şık bir kokteyl ile yapılan açılışta kırmızı kurdeleyi keserken hepimiz kadar mutlu gözüküyordu.
Ünlü Rus yazar Puşkin’in evi olduğu söylenen harikulade, dört katlı bir bina bugün lokanta. Yazarın kitapları ve saatleri camlı dolaplarda, belki de daha otantik olması için üstündeki tozlarla muhafaza ediliyor…
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yemeklerinin nefaseti ile tanınan pek çok lokantada yemek yedim. Hayatımda hiçbir yerde, Cafe Puşkin’deki kadar güzel ve şık kız-erkek garsonun sunduğu bu kadar nefis yemek tatmadım.
Paris, Londra ve New York’un yerini hızla alacağa benzeyen Moskova ışıl ışıl… Dünyanın en ünlü markaları şık butikleri süslüyor. Artık Arbat Sokağı cazibesini kaybediyor.
Tabii bu görkemli yaşamı sürenler 150 milyon nüfuslu Rusya’nın sadece yüzde onu… Ama “o yüzde on” vahşi kapitalizmi vahşi bir zevkle yaşıyor.
48 saatlik bir Moskova gezisinin son durağı Yelizevsky Gastronom adlı bir süpermarket. Yüzlerce yıl önce yapılan ve aynen muhafaza edilen bu harikulade binada Harrods meraklılarını bile baştan çıkaracak o kadar güzel şeyler satılıyor ki…
Dönüşteki en büyük hayalkırıklığı hava meydanında yaşanıyor…
Aynı günde Türkiye’ye yedi uçağın kalkması bizim için bir mutluluktu. Yalnız oradaki kargaşa ancak Hamdi Akın’ın Yeşilköy’deki hava meydanının bir eşini yapmasıyla yok olabilir.
Kaynak: Vatan