“Yargılanırsam intihar ederim netekim!”
Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması ve 12 Eylül’ü gerçekleştiren Kenan Evren ile hayattaki diğer komutanların yargılanması için yolun açılması hakkında Milliyet Gazetesi Yazarı Fikret Bila’ya konuşan Kenan Evren, ilginç açıklamlarda bulundu ve kendini savundu.
Evren, “Yapacak başka bir şeyimiz yoktu” dedi ve ekledi: “Biz o Anayasa’yı halkoyuna sunduk. Yüzde 92 oyla halk onay verdi. Yine aynı yolu kullansınlar. Eğer halk ‘evet’ derse, hiç yargılamaya gerek yok.”
“AKP ve Gülen’i bitirme planı” diye kamuoyuna sunulan belge tartışmaları, sonunda 12 Eylül’e geldi. CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Madem darbecilerle hesaplaşmak istiyorsunuz, gelin Anayasa’nın geçici 15. maddesini kaldıralım” önerisinde bulundu.
Baykal, 12 Eylül’ü gerçekleştiren Kenan Evren ve hayattaki diğer komutanların yargılanması için yolun açılması için AKP’ye teklif de götürdü. Başbakan Erdoğan ise Baykal’ın önerisini “Sulu şaka” diye nitelendirdi. Ancak Baykal, “şaka” yapmadıklarını dünkü açıklamasıyla ve AKP’ye yaptıkları ziyaretle göstermiş oldu.
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’le, dün bu konuyu konuştum. Evren, tartışmaları izlediğini belirttikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Önce şunu söylemek lazım, biz o Anayasa’yı halkoyuna sunduk. Halk yüzde 92 oyla onay verdi. Şimdi Anayasa’yı değiştirelim, geçici 15. maddeyi kaldıralım, diyorlar. Ben de şunu söylüyorum; halka sorsunlar.”
‘İntihar ederim’
Evren, 12 Eylül koşullarında “Yapacak başka bir şeyimiz yoktu” dedikten sonra şöyle devam etti:
“12 Eylül’ü halk desteklemiştir. Yüzde 92 oy bunun kanıtıdır. Şimdi aynı yolu kullansınlar, halka sorsunlar, diyorum. Eğer halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldırırsa, o zaman hiç yargılamaya da gerek yok, ben intihar ederim!”
‘Akılları yeni mi başlarına geldi?’
Evren, 12 Eylül’ün yeniden gündeme gelmesi ve geçici 15. maddenin kaldırılmasının tartışma konusu yapılmasıyla ilgili olarak değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Bu kadar yıldan sonra, bu konu gündeme getiriliyor. Bugüne kadar akılları nerdeymiş? İnsana bunu sorarlar. Ayrıca 12 Eylül öncesindeki koşullar da unutulmasın. Neydi onlar? TBMM aylarca cumhurbaşkanı seçemiyordu. Altı ay başka bir konuyu bile görüşemedi, karar alamadı. Türkiye’de her gün 10, 15, 20 genç öldürülüyordu. Sağdan da soldan her gün gençlerimiz hayatlarını kaybediyordu. Biz ne yapacaktık? Bu durumu seyredecek miydik? Seyredemezdik. Başka ne yapabilirdik?”
‘Yapmak istemedik’
Evren, demokrasiye müdahale etmek istemediklerini, ancak koşulların bunu zorunlu kıldığını savunarak şöyle dedi:
“Biz müdahale etmek istemiyorduk. Uyarı mektubu verdik ve 8 ay bekledik. Hiçbir şey değişmedi. Hiçbir önlem alınamadı. TBMM çalışamadı. Yoksa biz 12 Eylül’ü yapmaya hevesli değildik. Ancak başka çare kalmamıştı.”
‘Tüm subaylar suçlu olur’
Evren, 12 Eylül’ün yargılanması konusunda hukuki duruma ilişkin olarak da görüşünü şöyle açıkladı:
“Halkın görüşü de başka çare kalmadığı şeklindeydi. Ayrıca şunu de söyleyeyim: Türk Silahlı Kuvvetleri bunu neye dayanarak yaptı? İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi vardır. Burada TSK’ya, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevi verilmiştir. O dönemin komutanları tam görüş birliği içinde bu müdahaleyi yaptılar. Kanun bu görevi vermiş.
Ayrıca mevzuatımızda bir hüküm daha vardır, eğer amir, kanunsuz emir verirse o emri yerine getiren de suçlu olur. Ama 12 Eylül’de bir tek subayın bile itirazı olmamıştır. Genelkurmay Başkanı’ndan, kuvvet komutanlarından bölük komutanlarına kadar, emirler itirazsız uygulanmıştır. Eğer bu suçsa o dönemde TSK’da görevli bütün subayların suçlu sayılması gerekir. Bir tek benim yargılanmamla da olmaz. Ama dediğim gibi, bunu halka sorsunlar.”