Akşam yediğin hurmalar…
“Çevirdiğim filmlerin 150’si çöplüğe yaraşır, b..tan filmlerdi. Bence yemek pişirmek, zevkle tıkınmak veya yeni yerler keşfetmek çok daha güzel. Siz kazandığım ödüllere bakmayın. Aslında sinema beni hiç açmadı. Neler hissettiğim daha önemli” demiş…
Gerard Depardieu’nün Halles de Paris – Forum Des Images’de verdiği sinema dersinde söylediği bu cümlelere kulak vermenizi öneririm… Ondan duyduğuma şaşırmadım.. Filmlerini de beğenirim ama bu cümleleri söyleten duruşu da dikkat çekici.
Hayatla olan ilişkime, şu cümlelerdeki kadar romantik yaklaşmayı çok yakın zamanda öğrendim. Para denen şeyin ekmek almaya yaradığını, dostlarınla ve sevenlerinle paylaşmadığın maddi ve manevi birikimlerinin seni derin bir buhran ve yalnızlığa sürüklediğini önceden de bilirdim… Lakin bilmek ve anlamak farklı.. Bildiğin zaman kendini o düşünceye uygun kodlar, verilmiş bir kararla davranışlarını düzenlermişsin meğer. Anladığın herşey doğana yerleşir, senden olurmuş. Bazı zevzeklerin bu cümleleri yine başka tarafından anlayarak; “ayyyyy ama neden öyle diyosunuz kiiiiii, geleceğimizi de düşünmemiz ilazııııım” sözlerine cevap dahi vermiyorum.
Ya da okuyucunun farklı bir türü olanı gibi “kariyer peşinden koşsaydım bugün nerelerde olacağımı tahmin bile edemezsin” diyeyim mi?… Bence de demeyeyim.. Siz de demeyin… Peşinden gitmediğiniz ve eyleme dönüşmeyen bir düşünce, size ait midir? Ya da yetenek yoksunu olduğumuz alanlarda, “eğer deneseydim mutlaka en iyisini yapardım” cümleleri kimseyi değil kendimizi kandırmaya yarıyor…
Düşünmeyi, düz durmayı, daha da önemlisi insanın kendine dürüst olmayı öğrenmesi zaman alıyor. O da belirli bir emek karşılığında oluyor….
Kariyerdi, paraydı, burjuva zevklerdi derken, isteyip istemediğimizi dahi sorgulamadan saptığımız yollarda, kaybolup gidiyoruz yıllar içinde… Başıboş, yanına ve arkana bakmadan sadece önüne bakarak yürürken; keyif almadan yürüdüğümüz yolların ne kadar da uzun olduğunu ömrün dönülmez bir yerinde anlayabiliyoruz… Tam o anda paylaşsanız da, bağırsanız da, ağlasanız da geçmeyecek bir acı çöküveriyor içinize… Yine tam o anda farkediyorsunuz zamanın geri gelmez birşey olduğunu…
Doğru söylemiş Gerard Depardieu…. İyi bir şarap, iyi bir yemek, iyi bir sohbet, yeni yerler görmek, yeni insanlar – yüzler görmek ve tanımak, bakıp da görmediğiniz ayrıntılarda kendinizi bulmak, bazen başı boş kaybolmak… Sizi gülümseten, duygulandıran, kendini hatırlatan binbir türlü haline ortak olmak… Ama içten, istekli ve tutkuyla…
Dilini bilmediğim bir ülkede ayaklarımda sandalet ve bir sırt çantasıyla kaybolmayı, en leş barlarda elimde bir bira ile sarhoş olmanın tadını ; modern görünümlü ve kariyerli hiçbir sıkıcı iş insanı ya da ortamı veremez…
Yani diyorum ki; yiyin, için, gezin, sevmeyi ve sevilmeyi öğrenin, eğlenin, sevişin…. Çalışmayın diyemem…. Ama çalışacaksanız bunlar için çalışın…
Kendinizle sohbete oturduğunuzda biriniz diğerine geçmiş yıllarınızın dedikodusunu ağız tadıyla ve “iyi ki yapmışım” gururuyla yapabilmeli…
Yoksa… Hangi tarlada yetiştiğinizi sormak zor değil….
niye öyle demişki, çok güzeldir filmleri, kendine haksızlık etmiş bence.
Şahsen kendini çok severim zat-ı muhteremin. Aşk Yakar, Aşk-ı Memnnu, Ihlamurlar Altında saçmalıklarından birinde oynamadı en azından. Bi de onları duysa intihar edebilir.
haklısınız, tarlada hıyar yetişir.
Merhaba Seçil Abla Zürihten sevgilerimi gönderiyorum. En yakın zamanda sizi tekrar bekliyoruz.
tekrar selam canim arkadasim benim yazdigin seyleri cok dikkatlice okudum ve ben gerard depardieu hayraniyim ayni zamanda tabi ben filmlerini fransizca olarak izliyorum yorum olarakta arkadasliga onem veren biriyim ama malesef bazi arkadasliklar bile maddiyata dayaniyor bu devirde bilmiyorum turkiyede gormedim bunlari ama fransada artik arkadaslar birbirini arayip sormuyorlar cunku bir kahve ismarlamaktan bile korkulur buralarda ne yazik ki oyle
Bu film gösterilmişmi hiç görmedim.
bir de niye çalıştığını bilmeyen ve ot gibi yaşayan bi kesim var ya, nolur gidin bu dünyadan. nereye gidersiniz bilmem ama gidin lütfen.
yazı güzel olmuş jerar abiyi de severim bu arada. burnuna ve kocaman göbüşüne rağmen severim 😛
Bravo!!!