Mesut Yılmaz Kimdir?
Aslen Rizeli olan Ahmet Mesut Yılmaz 6 Kasım 1947 yılında İstanbul’da doğan Türk siyasetçi, eski Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve eski ANAP Genel Başkanıdır. Mesut Yılmaz 1991-1999 yılları arasında toplam 2 yıl 3 ay boyunca 3 kez başbakanlık ve çeşitli bakanlıklar yapmıştır. 1991-2002 yılları arasında ise ANAP genel başkanlığı görevini üstlenmiştir.
Mesut Yılmaz 30 Ekim 2020’de İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede 72 yaşında yaşamını yitirmiştir.
Mesut Yılmaz gençlik yılları
Ortaöğretimine Avusturya Lisesi’nde başladı ve İstanbul Erkek Lisesi’nde bitirdi. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 1972-1974 yılları arasında Almanya’nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde yüksek lisans çalışması yaptı. 1975-1983 yılları arasında kimya, tekstil ve ulaştırma sektörlerinde, çeşitli özel şirketlerde yönetici olarak görev aldı.
20 Ekim 1991 günü yapılan genel seçimlerden sonra ana muhalefet partisi lideri olarak çalışmalarını sürdürdü. Aynı zamanda partinin Genel Başkan Yardımcılığı’nı üstlendi. Özal hükümetlerinde, 1986 ve 1990 yılları arasında önce Dışişleri Bakanı, daha sonra da Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev aldı.
Mesut Yılmaz’ın Bakanlık dönemi
Siyasete girdiği 1983 yılına kadar özel sektörde yöneticilik görevi yaptı. Mesut Yılmaz, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında Özal’ın davetiyle siyasete girdi. Liberal ekonomi iddiasıyla yola çıkan Özal’la birlikte ANAP’ın kurucuları arasında yer aldı
Darbe sonrasına yapılan ilk serbest seçimde iktidar olan ANAP’tan Rize Milletvekili seçildi.
1983 yılının mayıs ayında kurulan Anavatan Partisi’nde kurucu üye ve Genel Başkan yardımcısı oldu. Aynı yıl Kasım ayında yapılan genel seçimde Rize milletvekili seçildi. Birinci Turgut Özal hükümetinde Bilgilendirmeden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na atandı ve hükümet sözcülüğü yaptı.
1986 yılında Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Bu dönemde Türkiye-Federal Almanya ve Türkiye-Yugoslavya ekonomi karma komisyonlarının başkanlıklarını yürüttü. 1986 yılında ANAP içerisinde yaşanan Turgut Özal ile Bedrettin Dalan arasındaki ayrışmada Dalan tarafında olsa da Özal’ı karşısına almamıştır. O yıllarda siyasette “Alman ekolü” olarak anıldı.
29 Kasım 1987 seçimlerinde yeniden Rize milletvekili seçildi. İkinci Özal hükümetinde Dışişleri Bakanlığı’na atandı. 1988 yılından sonra Avrupa Demokrasi Birliği genel başkan yardımcılığı yaptı. Turgut Özal’ın 31 Ekim 1989’da Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ANAP içinde, bir anlamda “iktidar” tartışması da başladı.
Turgut Özal’ın Çankaya’ya çıkmasının ardından, “dört eğilim” partisi olarak kurulan ANAP’ta, “muhafazakar-liberal” çekişmesi başladı. Öyle ki; Özal’ın eşi Semra Özal, İstanbul İl Başkanlığı’n aday oldu , Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Hüsnü Doğan’ın da aralarında bulunduğu isimler pasifize edildi.
Yıldırım Akbulut’a karşı kazandı
Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olamsının ardından, “dört eğilim” partisi olarak kurulan ANAP’ta, “muhafazakar-liberal” çekişmesi başladı.Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, İstanbul İl Başkanlığı’n aday oldu , Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Hüsnü Doğan’ın da aralarında bulunduğu isimler pasifize edildi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya’ya çıkınca, yerine “iddiasız” bir isim olan Yıldırım Akbulut’u başbakan olarak görevlendirdi.
Özal’ın bu ataması, muhalefet tarafından, “ANAP’tan elini çekmek istememesi” olarak yorumlanırken, ilk kez “başkanlık sistemi” tartışmasını da başlattı.
ANAP içinde ilk ciddi çatlağın yaşandığı bu dönemde, Mesut Yılmaz, Akbulut Hükümeti’nde de üstlendiği Dışişleri Bakanlığı görevinden 20 Şubat 1990’da istifa etti.
Kazandığı ilk kongre başbakanlık getirdi
ANAP’ın en karışık olduğu 1991’deki 3’üncü Olağan Kongre’de, arkasına Özal’ın desteğini alan Yıldırım Akbulut’un karşısında, Mesut Yılmaz ve Hasan Celal Güzel aday olarak çıktı.
Çekişmeli geçen kongrede, muhafazakar kanattan Hasan Celal Güzel, Yıldırım Akbulut lehine adaylıktan çekilmesine karşın, Mesut Yılmaz, genel başkan seçildi.
ANAP Genel Başkanlığı ve başbakanlıkları
15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi’nde genel başkanlığa seçilen Mesut Yılmaz’ın kurduğu hükümet 5 Temmuz 1991 günü TBMM Genel Kurulu’nda güvenoyu aldı.
Genel başkanlığı kaybeden Yıldırım Akbulut, Başbakanlık görevinden istifa etti. ANAP Genel Başkanı olarak Başbakanlık görevini üstlenen Yılmaz, “yeni” ve “gençlik” avantajını kullanmak istedi ve erken seçim istedi.
20 Ekim 1991’de yapılan genel seçimlerde, yüzde 24 oy almasına karşın, seçimden ikinci parti olarak çıktı ve muhalefete düştü.
Süleyman Demirel liderliğindeki Doğruyol Partisi (DYP), Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ile koalisyon hükümetini kurdu. Mesut Yılmaz, 1995’e kadar ana muhalefet partisi lideri oldu.
ANAYOL hüsranı
24 Aralık 1995’te yapılan seçimlerde, Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi (RP), yüzde 21,3 oyla birinci çıktı, ancak tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamadı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, seçimden ikinci parti olarak çıkan ANAP’ın lideri Mesut Yılmaz’a verdi ve ideal koalisyon ortaklığı olarak da Demirel’in kurucusu olduğu DYP düşünülüyordu.
DYP Genel Başkanlığı görevini Çankaya’ya çıkan Demirel’den devralan alan Tansu Çiller ile Yılmaz’ın koalisyon görüşmeleri çok zorlu geçti, hatta bazı görüşmelerde sert tartışmalar yaşandı, zaman zaman taraflar masayı terk etti.
Ancak, siyasi tarihe “ANAYOL” hükümeti olarak geçen ve ömrü sadece üç ay süren Mesut Yılmaz Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluşturulan 53. hükümetin başbakanı olarak görev yaptı.
Ecevit liderliğindeki Demokratik Sol Parti’nin (DSP) dışarıdan desteklediği azınlık hükümetinin Başbakanı olan Mesut Yılmaz’ın kurduğu hükümet, 257 üyenin oyuyla güvenoyu aldı.
Ancak Erbakan’ın itirazı üzerine, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu’nu o dönem 544 olan üye tam sayısının yarısından bir fazlasının oyunu alması gerektiği gerekçesiyle, güvenoyunun iptaline karar verdi.
RP’nin 27 Mayıs verdiği gensorunun TBMM’de kabul edilmesi üzerine, 6 Haziran 1996’da Mesut Yılmaz, Başbakanlık görevinden istifa etti.
28 Şubat sürecinde mecliste muhalefet milletvekilleri azınlıkta olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi ve Demirel’in eski partisi DYP’den kendine yakın milletvekillerini istifa ettirerek onları Demokrat Türkiye Partisi adı altında toplayıp ANAP-DSP-DTP koalisyonuna (ANASOL-D hükümeti, 55. hükümet) sokmasıyla 20 Haziran 1997’de üçüncü kez başbakan oldu. 25 Kasım 1998’de, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kendisi ve devlet bakanı Güneş Taner için verdiği gensoru önergelerinin TBMM’de kabul edilmesinden sonra istifa etti.
18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerde partisinin büyük oy kaybına rağmen DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yer alarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu.
3 Kasım 2002 seçimlerinde partisinin %5 oy oranı ile barajın altında kalmasından sonra görevinden istifa etti. Rize’den milletvekili seçilecek oy oranına ulaşmasına rağmen lideri olduğu ANAP %10’luk barajın altında kaldığından milletvekili seçilememiştir.
ANAP Sonrası Siyasî Yaşamı
25 Mayıs 2007’de Rize’den bağımsız milletvekilliği adaylığını açıkladı. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde Rize’den bağımsız milletvekili olarak meclise girmeye hak kazandı. 2009 yılında Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin birleşmeleri sonucu kurulan Demokrat Parti’ye 31 Ekim 2009’da geçti. 15 Ocak 2011 tarihinde Namık Kemal Zeybek’in genel başkan seçilmesinin ardından Demokrat Parti’den 18 Ocak’ta istifa etti.
Yüce Divan Davası
13 Temmuz 2004 tarihinde TBMM tarafından, Güneş Taner ile birlikte “Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 205. maddesine uyduğu iddiasıyla” hakkında Yüce Divan’a sevk kararı alındı. Yüce Divan sıfatıyla görev yapan Anayasa Mahkemesi, her iki kişinin suçlama kararlarının ayrı ayrı ele alınması gereği nedeniyle kararı iade etti. Karar 27 Ekim 2004’te tekrarlandı ve onaylandı. Böylece Yılmaz, Cumhuriyet tarihinde Yüce Divan’da yargılanan ilk başbakan olmuş oldu. Yüce Divan, 23 Haziran 2006 tarihinde davanın kesin hükme bağlanmasını 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası uyarınca erteledi. Üç üyenin sanıkların beraatini istemesine karşın oy çokluğuyla verilen karar sonucunda, dava normal zaman aşımı süresine kadar muhafaza edildikten sonra düşecek.
Özel yaşamı
Almanca ve İngilizce bilen Mesut Yılmaz, aslen Hemşinli olup Rize ilinin Çayeli ilçesinin Çataldere köyündendir.1975 yılında Berna Hanım (d. 1953) ile tanışan ve 1976 yılında evlenen Mesut Yılmaz’ın bu evlilikten Yavuz (d.1979) ve Hasan (d.1987) adlarında iki çocuğu oldu.
Yaklaşık 2 yıl boyunca akciğer kanseri sebebiyle tedavi gören Mesut Yılmaz, Mayıs 2020’de beyin sapında tümör saptandı. Tümör nedeniyle de ameliyata alınan Yılmaz’ın o tarihten itibaren tedavisi devam etti. 2 yıl boyunca kanserle mücadele eden 72 yaşındaki Yılmaz, gelişen tıbbi durumlar nedeniyle 30 Ekim 2020 tarihinde hayatını kaybetti.
Türkiye’nin 8’nci Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte Anavatan Partisi’nin (ANAP) kurucuları arasında yer alan Yılmaz, çeşitli bakanlıkların yanı sıra 1991-99 yılları arasında, üç koalisyon hükümetinde başbakanlık görevi üstlendi.
Ancak Erbakan’ın itirazı üzerine, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu’nu o dönem 544 olan üye tam sayısının yarısından bir fazlasının oyunu alması gerektiği gerekçesiyle, güvenoyunun iptaline karar verdi.
Yumruklu saldırıya uğradı
Mesut Yılmaz, ana muhalefet liderliğini üstlendiği dönemde 24 Aralık 1996’da Budapeşte’de Veysel Özerdim adlı kişinin yumruklu saldırısına uğradı ve burnu kırıldı.
Saldırı olayının arkasında ayrıca, Ismail Koçkaya, Ziya Kortu ve Veysel Özgür’ün olduğu belirlendi.
Bu saldırı olayının nedeni aydınlatılamadığı gerekçesiyle siyasi muhalifleri tarafından yumruk olayı zaman zaman Yılmaz aleyhine kullanıldı.
Ancak Türkiye siyasi tarihinde “post modern darbe” anılan 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararının ardından başlayan sürecin ardından, koalisyon sona erdi.
Cumhurbaşkanı Demirel, hükümeti kurma görevini, Erbakan’la “dönüşümlü başbakanlık”ta anlaşan Tansu Çiller’e vermedi.
Bunun yerine, hükümet kurmakla görevlendirilen Mesut Yılmaz, Ecevit liderliğindeki DSP ve DYP’den ayrılan Hüsamettin Cindoruk’un kurduğu Demokrat Türkiye Partisi (DTP) ile koalisyon hükümetinin başbakanı oldu. ANASOL-D bir azınlık hükümeti olarak CHP desteğiyle kuruldu.
Türkbank skandalı başbakanlığına mal oldu
Türkbank ihalesiyle patlak veren iddialar, hükümetin sonunu getirdi.
Türkbank ihalesini 1998’de 600 milyon dolara işadamı Korkmaz Yiğit aldı.
Ancak, ihale için organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın devreye girdiği ve ihaleye girmek isteyen diğer işadamlarını tehdit ettiği iddiaları üzerine, hükümeti dışarıdan destek veren CHP’nin verdiği gensoru ile Mesut Yılmaz hükümeti düşürüldü.
TBMM’de hakkında soruşturma komisyonu kuruldu, ancak sonuçlanmadı.
Yılmaz, Türkbank dosyası nedeniyle Yüce Divan’a sevk edildi
Yüce Divan’da yargılandı
2002 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar, CHP de tek muhalefet partisi olarak parlamentoya girdi.
Yarım kalan ya da kadük olan dosyalar tekrar açıldı. Türkbank dosyası da bunlardan biriydi.
Hakkında Türkbank dosyası nedeniyle, dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner ile birlikte Meclis Soruşturması açılan Yılmaz, “Türkbank ihalesine fesat karıştırarak devlet zararı oluşmasına neden olduğu” iddiasıyla Yüce Divan’a sevk edilen ilk Başbakan oldu.
Dava, kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası uyarınca erteleme kapsamına girdi.
Son koalisyonun Başbakan yardımcısı oldu
Mesut Yılmaz, Anavatan Partisi’nin kurucusu olarak başladığı siyasi yaşamını, Türkiye Cumhuriyeti’nin son koalisyon hükümetinin başbakan yardımcısı olarak tamamladı.
1999’daki genel seçimlerde hiçbir siyasi parti tek başına iktidar çoğunluğunu sağlayamadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, seçimlerde 136 milletvekili çıkararak birinci çıkan DSP Lideri Bülent Ecevit’e verdi.
Ecevit, seçimden ikinci parti çıkan Devlet Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi ve Mesut Yılmaz liderliğindeki ANAP’la, 2002 seçimlerine kadar sürecek koalisyon hükümetini kurdu.
Yılmaz, hükümette Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı olarak görev aldı.
Koalisyonda yaşanan krizler ve dönemin Başbakan Yardımcısı Bahçeli’nin de çağrısıyla 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde, koalisyon ortağı üç partiden hiçbirisi yüzde 10 barajını geçemedi ve parlamentoya giremedi.
Mesut Yılmaz, geçmişte koalisyon ortaklığı yaptığı Tansu Çiller gibi, partisinin genel başkanlığından istifa ederek, aktif siyasete ara verdi.
“Yine buradayım” Mesut Yılmaz’ın siyasete verdiği ara beş yıl sürdü.
2007 genel seçimlerinde Rize’den bağımsız milletvekili seçildi. Kimilerine göre yeniden ve bağımsız adaylığı, hakkındaki Meclis soruşturmaları ve Yüce Divan’a gönderilmesine yanıttı.
Bağımsız milletvekili seçilmesinin ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında CHP’nin verdiği gensoru önergesinin Meclis’teki görüşmelerinde, kendisiyle ilgili ihale yolsuzluğu iddialarına kürsüye çıkarak şu yanıtı verdi:
“Sonuç olarak söyleyeceğim şu, bir parti adına konuşmuyorum. 1,5 sene başbakanlık yapıp, 3,5 sene denetlenen tek insan benim. Hakkımda denetlenmedik dosya bırakmadınız. Hepinize teşekkür ediyorum. Sonuçta yine ben buradayım…”
ANAP kurucuları arasında yer alan ve son olarak Bağımsız milletvekili olarak parlamentoya giren Yılmaz, siyasi yaşamını, 2009’da katıldığı ANAP-DYP birleşmesi sonrasında kurulan Demokrat Parti’de, 2011’de noktaladı.
Evlat acısı yaşadı
Mesut Yılmaz’ın yaşamındaki en önemli dönüm noktalarından birisi ise büyük oğlu Yavuz Yılmaz’ın trajik ölümü oldu.
Yılmaz ailesinin büyük oğlu 38 yaşındaki Yavuz Yılmaz, İstanbul Beykoz’daki evlerinde, 16 Aralık 2017’de yaşamına son verdi.
Son sesini duyan Yaşar Aşçıoğlu oldu
Fulya Projesini geliştiren Aşçıoğlu Grubu Başkanı Yaşar Aşçıoğlu’nun oğlu İrfan Aşçıoğlu, Yılmaz’ın belki de sesini en son duyan kişiydi. Anne ve babası Amerika’da olduğu sırada evde tek başına kalan Yavuz Yılmaz, arkadaşı İrfan’ı arayarak gece oynanacak Trabzon maçını izlemek için davet ediyor.
O gecenin sabahında ise korumalar tarafından yatağında başından vurulmuş olarak bulunuyor.
Aynı saatlerde Yılmaz çifti; New York’tan İstanbul’a doğru yola çıkarken Atatürk Havalimanı’ndan Zincirlikuyu Mezarlığı’na gideceklerini bilmiyorlar.
Acılı aile dün dostlarıyla, büyük oğulları Yılmaz’ı son yolculuğuna uğurladı.
İlk resmi açıklama, Berna Yılmaz’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İstanbul Kent Üniversitesi’nden (İKÜ) gelmişti.
Kurucu rektörlüğünü Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak’ın yaptığı İKÜ Mütevelli Heyeti’nde, İrfan Aşçıoğlu’nun eşi İrem de bulunuyor.
Açıklamada; Yavuz Yılmaz’ın geçirdiği “tempral lob epilepsi”hastalığından dolayı ağır stres altında olduğu ifade ediliyordu.
Rahatsızlığı nedeniyle uzun süredir tedavi gören Yavuz Yılmaz’ın, hastalığının giderek ağırlaşması üzerine, yaşamına son verdiği açıklandı.
Eşi Berna Yılmaz ile evlat acısı ile yıkılan Mesut Yılmaz, oğlunun, yedi yıldır çare aradıkları “Temporal Lob Epilepsi” hastalığı için tedaviyi reddettiğini belirtip, “Göstermediğimiz doktor kalmadı, çare bulamadık…” demişti.
Erdoğan: Allah taksiratını affetsin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yılmaz’ın vefatına ilişkin başsağlığı mesajı paylaştı.
Erdoğan, “Uzun bir süre rahatsızlık geçirdi. Ben sabah eşleri Berna Hanım ile bir telefon görüşmesi yaptım. Allah taksiratını artırsın. Ne zaman defnedilecek kararı verilmemişti henüz ben görüştüğümde. İki yer üzerinde durduklarını söylediler. Marmara İlahiyat ve Çamlıca Camii üzerinde duruyoruz dediler” diye konuştu.
Siyasilerden taziye mesajları
Mesut Yılmaz’ın vefatının ardından pek çok siyasetçi taziye mesajı yayımladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Eski Başbakanlarımızdan, değerli siyaset ve devlet adamı Mesut Yılmaz’ın vefatından dolayı derin üzüntü duydum” ifadelerini kullandı.
Çiller: Darbeler merkez sağın tasfiyesine sebep oldu
Eski Başbakan Tansu Çiller de Habertürk TV yayınına katılarak, Yılmaz ailesine başsağlığı diledi. Çiller programda, darbelerle birlikte merkez sağın bölündüğünü ve tasfiye edildiğini söyledi. Bunun sonucunda da hem kendisinin hem de Mesut Yılmaz’ın da koalisyon hükümetlerinin zorluklarını yaşadığını ifade eden Çiller şunları söyledi:
“Merhum Özal Cumhurbaşkanı ve Demirel de Başbakan’dı. Bunun ne kadar yıpratacağını gördüm. Onların ömürleri yetmedi bütünleşmeye.
“Çiller ve Yılmaz da aynı rekabete sahne olmaya mecbur kaldı. Aynı kesime hitap ediyorsunuz. Birleşmeye çalışsanız da doğal bir rekabet ve darbelerin getirdiği bölünmüşlüğü ve getirdiği faturalar sizle beraber devam ediyor.
“Parlamenter sisteminin çıkardığı zorlukları yaşayarak gördüm. Bugünkü başkanlık sisteminin kendi doğasında bu koalisyonları bertaraf etmesi daha olası. Belki ufak tefek değişiklikler olacaktır, olmalıdır. Ama netice olarak başkanlık sistemi buna daha yatkındır. Pandemi gibi, dış politikanın çalkantılı olduğu dönemlerde daha önemlidir.”
Kaynak: NationalTurk
İlgili Konular
- Fulya Davası Nedir? Neler Yaşandı? İşte Detaylar
- Fulya Tahkim Skandalının Detayları!
- Ahmet Nur Çebi: “Oğuz Çarmıklı ve Fikret Orman Fulya’da tahkim kurulunu oluşturdu”
- Fikret Orman: Şan Ökten Tesislerini Kulübe yük olmadan yapalım. – 20 Kasım 2021
FULYA DAVASI | MESUT YILMAZ | YAŞAR AŞÇIOĞLU | ENGİN BALTACI | AHMET NUR ÇEBİ | YILDIRIM DEMİRÖREN | FİKRET ORMAN
İstanbul Havalimanı’nın yemek işi Sedat Peker’in gündeme getirdiği Engin Baltacı’ya verildi