“Fikret Orman dokunulmazlık istiyor”
Sabah gazetesi yazarı Gürcan Bilgiç, son dönemde Fikret Orman’ın yaptıklarını eleştiren bir yazı kaleme aldı;
Hiç sevmem bu tip yazıları. Edilmiş kelamlar veya kesilen ahkamlar üzerine konuşmak, aslında yapanı önemsemek anlamına gelir. Ancak sevgili Fikret Orman, aynı replikleri o kadar çok tekrarlamaya başladı ki; Hulusi Belgü’nün deyimi ile “evrim sürecine” girdi.
Çok değil, iki sezon önce Fenerbahçe ve Galatasaray başkanlarından oynamak için statlarını isteyen Fikret Orman, şimdi “Tek büyük var” dedi. Bir statla ve bir şampiyonluk ile kendisini ve kulübünü mahallenin abisi ilan etmekte tereddüt etmiyor. Bu tip ego patlamalarının canlı örneklerini çokça gördüğümüz için, Fikret Orman’ın da nereye doğru gittiği tahmin etmek zor değil.
Çünkü, daha iki ay önce Divan Kurulu toplantısını önlemek için stadın kapılarına kilit astı. Toplantıya gelenler ile Orman ve yönetiminin arası pek iyi değil. Divan Başkanı’nı da pek sevmiyor muhtemelen. Ama kulübün kendi dinamikleri içinde çözüm bulmak yerine, “astım-kestim” kararlılığında ilerliyor.
En muhteşem cümlesi, “Divan Kurulları muhalefet yapma yeri değildir” şeklinde olanı. Kulübün 25 yıllık, üyelerinin toplandığı platformda eleştiri yapılamayacağını, yönetimin kararlarının sorgulanamayacağını söylüyor. Peki ya toplantılar neden yapılıyor, neden yönetim sözcüsü mali durum veya performanslar hakkında bilgi veriyor?
Bir kulübün “en eskileri” iyi veya kötü durumu tartışmayacaklarsa, fikirlerini söylemeyeceklerse, yöneticileri doğru veya yanlış uyarmayacaklarsa, ne yapacaklar?
Fikret Orman nedense bir dokunulmazlığın peşine düşmüş ve her yaptığının, her söylediğinin, her kararının sorgulanmadan kabul edilmesini ister hale gelmiş.
Peki; “Feda” dedikleri beş sezon önce böyle miydi? “Efendi Beşiktaş” diye gazetelere ilan veren bir kulübün başkanı olarak, “tek büyük” söylemini bir daha düşünsün bakalım. O ilana veya iddia ettikleri felsefenin içinde böyle bir “kibir” var mı, yok mu; bir baksın.
“Evrim süreci” denildi, gelişmeleri bekleyin. Bir sonraki ahkam da, “Takımı Şenol Güneş değil, ben şampiyon yaptım” derse şaşıracak mıyız? Ya da “Fenerbahçe ile Galatasaray kötü olduğu için şampiyon olduk. Haybeye övünmesinler” diyerek şampiyonluğunu gerekçelendirirse ne olacak?
Evrim tamamlanacak.
“Söyleyene değil, söyletene bak” demiş atalarımız. Bu nedenle Aziz Yıldırım ve seleflerinin nezdinde Dursun Özbek’i de tebrik edelim. Duruşu, yönetim tarzı, planlaması ve sakinliği ile tanıdığımız Fikret Orman’ı ne hale getirdiler.
[adrotate banner=”103″]