Donk topu şans topu oldu
Hürriyet gazetesi yazarı Kenan Başaran’ın, Beşiktaş’ın Kasımpaşa’yı 3-0 mağlup ettiği maçla ilgili olarak kaleme aldığı yazı;
Kasımpaşa, 9 Kasım 2013’ten beri 6 beraberlik 2 de mağlubiyet almış.
Bu süreçte sadece bir kez kazanmış. O da kural hatası nedeniyle sayılmayan 2-1’lik Beşiktaş galibiyeti. Fenerbahçe’nin beklenmedik kayıpları siyah beyazlıların yeniden potaya girmesi için fırsat doğurdu. Üstelik karşısında aralıktaki kadar güçlü bir K.Paşa da yoktu. Hal böyle olunca dünkü tekrar maçı üç değil, altı puan kıymetine sahip oldu. Ancak bütün bunların ilk yarım saatte Beşiktaş’ı hiç de iştahlandırmadığını gördük. İki ekip de ‘bitse de gitsek’ maçı oynuyordu.
26’da her şey değişti. Bilic’in arzuladığı başarılı final pasıyla sonuçlanan bir organizasyonda Almeida, iptal edilen maçtaki gibi, tabelayı ilk değiştiren isim oldu. Asist Olcay’ın da ama Veli’nin ‘ön asist’i daha mühimdi sanki. Olcay da sağ dışıyla yaptığı asistle geçen hafta aynı şeyi soluyla yapan Töre’ye nazire yaptı. Malum bu ikili ters ayak oynuyor. Bu işi çok iyi yaptıklarından rakibin pozisyon almasını fena halde güçleştiriyorlar.
‘İSVİÇRE ÇAKISI ATIBA’
İlk devre girilen üç pozisyonda yüzde yüzlük verim alınması Bilic’in hanesine yazılası bir artıdır. Franco ve Veli gollerinin değeri yan top ürünü olmasıydı. Biri ‘duran’ diğeri ‘hareketli’ yan top. Beşiktaş’ın rakibe pozisyon da vermeden ilk yarıyı 3-0 önde bitirmesi, ikinci devrelerde yaşadığı kabuslar düşünülünce bir nebze olsun rahatlatıcıydı. Ama hayır! bu takımın taraftarına rahat bir 90 dakika nasip olmayacak. 49’da Serdar, acemice atılınca siyah beyaz kasılmalar da başladı. Bilic, ‘İsviçre çakısı Atiba’yı sağ beke çekerken Şota da fırsatı kaçırmayıp forveti çiftledi. Ve maç da artık Beşiktaş yarı sahasında geçen bir romandı…
KIRILGANLIĞI AZALDIKÇA YÜKSELİR
Oyun siyah beyaz namına kontra formatına dönüşünce illa ki “Holosko’yu al hoca” repliği duyulur. Fakat benim tercihim Ömer Şişmanoğlu olurdu. Ne var ki kontrayı kiminle oynarsanız oynayın, evvela sakin bir adamın defanstan makul bir şekilde top yaparak çıkması lazım. Cansiparane uzaklaştırılan ‘Çanakkale geçilmez topları’yla da kontra atak olmaz. Aksine bu tür gelişi güzel uzaklaştırılan ‘bam-güm toplar’ rakibin imanını tazeler. Uzun süre bu ‘dönen top’larla uğraşan savunmanın sıtkı sıyrılmıştı ki Kartal yeniden ayağa oynayıp Paşa fırtınasını dindirdi. Nitekim ‘11 kişiymış gibi’ oynayınca rakibin de geri dönüş umudu kırıldı. Beşiktaş, set oyununu iyi oynadığı sürece rakiplerini alt edebilir ki Fenerbahçe maçının ilk devresi bunun öyküsüdür.10 kişi kalınmasına rağmen dün akşamki maç bu sezon son anları Beşiktaş için en kolay mücadele oldu. Gaziantep maçından sonra dün akşam da gözlerin Fernandes’i aramamış olması Beşiktaş namına bir kazançtır. Ne derler, şimdi o düşünsün!
Donk’un eline aldığı ve maç tekrarına neden olan o top bugün geldiğimiz noktada Beşiktaş için bir ‘şans topu’na dönüştü. Bilic’in ekibi maçların finallerini daha iyi oynadıkça ‘kırılma’larını azalttacak ve zirveye de böylece tırmanma olanağı bulacak…
[adrotate banner=”316″]