BBC Türkçe, Çarşı grubu ile röportaj yaptı
Gezi Parkı eylemlerinde direnişin simgelerinden biri haline gelen Beşiktaş taraftar grubu Çarşı medyada yer almaya devam ediyor. BBC Türkçe servisi Çarşı ile röportaj yaptı.
Gezi Parkı eylemleri birçok farklı siyasi, kültürel ve sosyal topluluğu bir araya getirdi.Bu ruhu yeşerten ise ‘planlı bir hareket’ olmaksızın Gezi Parkı’nın arkasında duran Beşiktaş taraftar grubu Çarşı oldu.
TOMA’lara ele geçirdikleri iş makinalarıyla yani ‘POMA’larla (Polis olaylarına müdahale aracı) meydan okudular, kendi mahallelerinde ve Taksim Meydanı’nda birlik beraberlik mesajları verdiler.
Çarşı grubunun kurucuları, sözcüleri ve üyeleriyle Gezi Parkı’nı konuşmak için İstanbul’da ‘semt kültürünün’ canlılığını yitirmediği Beşiktaş’ta buluşuyorum.
Meşhur Pando’da ‘kaymaklı kahvaltı’ yapmak için epey geç, balık pazarında rakı içmek içinse epey erken bir saatte Beşiktaş’tayım.
Her bir dükkanın önüne dizilmiş tabureler etrafında kümelenen Beşiktaşlıların neşeli sohbetlerini dinleye dinleye gidiyorum ‘Çarşı’yla buluşacağım büfeye…
Benim gibi İzmirliler ancak Kemeraltı’nda görür böyle semt muhabbetini. Şahane bir ortam.
Çarşı grubunun kurucularından Cem Yakışkan, sözcülerinden Özgür Ergün ve Çarşı’nın ‘neferleri’ olarak kendilerini tanıtan Tolga Göksu ve Özden Beşkaralı’yla Çarşı grubunun neden Gezi Parkı’na destek verdiğini konuşuyoruz.
‘Haksızlığa tepki göstermek için gittik’
Söze ‘Çarşı’nın Cem Abisi’ başlıyor.
“Televizyonda görüntüleri gördüğümüz zaman her insanın yapacağı refleksi gösterdik. Sosyal medyada Facebook’ta ‘Hadi gidelim’ dedik. 300-400 kişi toplandık burada. Sonra yürüyemeye başladık. Bir baktım Harbiye’ye geldiğimizde 5 bin olmuştuk zaten.”
‘Siyasi bir oluşum olmadıkları, yalnızca taraftar grubu oldukları’ için halkın onlara güvenip peşlerine takıldığını söylüyor Cem Yakışkan. Hükümetin Gezi Parkı’nı temsilen çağırdığı toplantılara katılmayı reddetmişler.
Gezi Parkı olaylarını büyük bir eylem dalgasına dönüştüren ‘polisin şafak operasyonu’ Çarşı’yı harekete geçiren nedenlerin başında.
‘Orada haksızlığa uğrayan insanları gördük o yüzden gittik. Çadırlar yakıldı yakıldı acımasızcaydı’ diyor ‘Cem Abileri’.
Grup özellikle vurguluyor… “Bizim öyle slogan üreten, pankart yapan bir departmanımız, üyelik başvurumuz yok. Hisseden geliyor. ”
Kurumsal bir yapıları olmadığını, ‘herhangi bir siyasi görüşü temsil etmediklerini’ söylüyorlar.
Üyelerden Tolga Göksu, ‘Çarşı’nın ‘çarşı sokaklarından doğduğunu’ anlatıyor:
“Bizim 3 katlı bir merkez binamız var ve toplantılar orada yapılıyor zannediyorlar. Taksim masamız var, Mecidiyeköy masamız var sananlar da oluyor. Bizim bir tane masamız var. Çarşının içinde oturup çay, kahve içtiğimiz masa.”
O ‘çay masalarından’ çıkıyormuş destek eylemleri. ‘Doğru olanı, halka yakışanı savunmak’ için harekete geçiyorlar.
Grubun sözcüsü Özgür Ergün “Zaten Çarşı’nın da bu güzel halini yaratan örgütlü olmama hali aslında. Kurumsal olarak örgütlü olsaydık bu iş yürümezdi” diyor.
Grup içinde bir hiyerarşi yok. Emir veren, emir alan da yok.
Taksim Meydanı’nda ‘öncü hareket’ olarak anıldılar… Gezi Parkı’na yeni bir ‘ruh’ kattılar.
Peki nedir bu ‘Çarşı ruhu’?
Özgür Ergün, “Çarşı’yı anlamak için Beşiktaş’ı anlamak lazım” diyor.
“İstanbul’da semt kalan nadir yerlerden biri burası… Köklerine bağlı renkli bir bölge. Her düşünceden, her tipten insan demokratik bir uzlaşma sağlanmış şekilde yaşıyor. Bu renklilik, bu çeşitlilik ve insanlar birbiriyle uyumlu saygılı şekilde yaşıyor. Bir üst kimliğimiz var o da Beşiktaş taraftarı olmak. Biz ‘aslolan Beşiktaş’ın menfaatleridir’ diyoruz. Bu kimlik bizi bir arada tutuyor. Birileri hayatı ve insanları tek tipleştirmek istediği için biz buna çok net tepki verebiliyoruz. ‘Bizi kalıba sokmaya çalışma’ diyoruz. O yüzden Çarşı’nın refleksi muhalif algılanıyor. Ama bunu muhalefet etmek adına yapmıyoruz. Basitçe ‘Abicim ne içeceğime karışma’ diyoruz.”
Çarşı grubuyla beraber Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları da Gezi eylemlerine destek verdi.
‘Tribünde Beşiktaş’ız sokakta halkız’
Kamuoyunda ‘Çarşı’nın diğer büyük takımların taraftarlarını birleştirdiği’ gibi bir kanı oluştu. Fakat grup bunu kendilerinin değil ‘hükümetin yaptığını’ söylüyor.
Tolga Göksu ortak tepkinin ‘yaşam biçimine müdahale’den doğduğu görüşünde.
“Hükümetin bu memlekette yaşayan insanın yaşam biçimine karışması. Nasıl çocuk yapacağına, nasıl doğuracağına, nasıl yiyeceğimiz, nasıl içeceğimize müdahalesi, cumhuriyetin kurucularına abuk sabuk yakıştırmalar yapması bütün insanları, üzerilerinde Galatasaray, Fenerbahçe forması olan herkesi bir araya getiren etkendir. Biz yine tribünde Beşiktaş’ız sokakta halkız. Müslüman, Hristiyan, Sünni, Alevi, Ateist de birleşti. Bu yüzden Başbakan Erdoğan’a teşekkür ediyoruz.”
Gezi Parkı eylemleriyle beraber birçok farklı renk içinde ‘küçük bir renk’ olduklarını söylüyor grup.
Cem Yakışkan grubun öne çıkmaktan da rahatsız olduğunu, eylemler için daha çok çaba sarfeden ’emek verenlerin önüne geçmek gibi bir niyetleri’ olmadığını ifade ediyor.
‘Polisi de koruruz Erdoğan’ı da koruruz’
‘Hak ve halktan’ yana grup olarak tanımlıyorlar kendilerini. Ama Gezi Parkı’na taraftarları çeken polis şiddeti…
Gelecek futbol sezonunda polisin adı daha sık duyulabilir. Zira yeni düzenleme, ‘özel güvenlik güçlerinin çekilmesini, yerlerine polisin görevlendirilmesini’ öngörüyor.
Cem Yakışkan ‘polisle bir dertleri olmadığını’ söylüyor.
“Polis bizim polisimiz… Bizim kardeşimiz. Hepsi 90-91 doğumlu gencecik çocuklar. Onlara bir tepkimiz, onlarla işimiz yok. Hiçbir zaman da olamaz.”
‘Çarşı polisi sevmiyor’ gibi bir algı oluşmasına kesinlikle karşı çıkıyorlar.
Sözcü Özgür Ergün, “Onlar da kendi haklarını savunsun. Bizim temel tavrımız hak arıyor olma hali. O hakkı aradığımızın kim olduğuna bakmayız” diyor.
Tolga Göksu araya girip bu tavrı özetliyor: “Yarın polisin de hakkını ararız biz.”
“Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı darbe olur ve tanklar devreye girerse Çarşı bu sefer de ‘Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almak için’ sokaklara çıkar” diyor grup üyeleri.
Bu kadar öne çıkmak gruba sempati kazandırdığı kadar tepki de toplamış.
Çarşı grubunun eylemlere katılmaları için her bir kişiye ‘200 TL’ ödendiğine dair sosyal medyada yer alan iddiaları reddediyorlar.
“Genç çocuklar soruyor bu paralar nerede diye. Ortada para pul yok ki. Karalamak için yapıyorlar” diyor Çarşı temsilcileri.
‘Beşiktaş’ı etkilemez’
Bu kadar ön planda olmak Beşiktaş kulübü ve taraftar grubuna birçok sorumluluk da yüklüyor.
Tartışmalı stad inşasının Gezi Parkı eylemlerine destekten bağımsız değerlendirildiğini, Beşiktaş kulübünün eylemlerden olumsuz etkileneceğini düşünmüyorlar.
Ama para aldıkları gibi suçlamaların devamının da gelebileceği görüşündeler.
Cem Yakışkan “Cadı avı başlar artık” diyor.
Stadlarını korumak için de mücadele vereceklerini söylüyorlar.
Çarşı artık daha ön planda… Bu da gruba daha çok sorumluluk yüklüyor.
Yeni bir güç kazandılar, daha etkin oldular. Bu bilinçle beraber yeni adımlar da atabileceklerini ifade ediyorlar.
Çarşı grubu kurucularından Cem Yakışkan anlatıyor bu adımları:
“Belediye ile de görüşeceğiz. Kim gelirse fark etmez. Düzenlesinler semtimizi. Açık hava müzesi haline gelsin Beşiktaş. Burası tarihi bir şehir. Her sokakta bir şair vardır. Şair Leyla… Şair Nedim… Çarşı Festivali de yaparız. Esnaf o kadar zarar etti. Zararlarının karşılığını veririz.”
Çarşı grubu Gezi’ye mizah taşıdı… Birlik dayanışma getirdi… Yeşil sahada ‘taraftar’, sokakta halk olunabileceğini gösterdi…
Bir kuşak ‘TOMA’ları kovalayan POMA’larla anacak Çarşı’yı. Ama Beşiktaş’ın renkli ruhundan doğan güçlü dayanışma da Gezi Parkı’nın hafızasından silinmeyecek.