“Umarım Samet Aybaba şike olaylarından gerekli dersi çıkarmıştır”
Milliyet gazetesi yazarı Atilla Gökçe, bugünkü yazısında Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Samet Aybaba’nın Ali Fevzi Bir’le olan telefon konuşmalarını ve çete davasını hatırlattı.
Atilla Gökçe’nin yazısı;
Aybaba’nın Beşiktaş dönemi
Doğrusu, “Beşiktaş’ta Aybaba dönemi” olmalıydı. Ama yıllardan beri merakla beklediğimiz dönem, dönemin koşulları gereği hiç beklenmedik bir anda başladı.
Samet Aybaba, Beşiktaş’ın yuvasında ter akıtmış, emek vermiş unutulmaz kaptanlar arasında yerini almış bir futbolcu… Şampiyonluk da görmüş, Kupa da kazanmış, kaybetmenin acısını da, kazanmanın coşkusunu da yaşamış bir futbol emekçisi… Uzun yolculuğunda Anadolu’da hemen her bölgenin, her yörenin takımında antrenörlük yapmış. İki kez Türkiye Kupası’nı kazanmış. Lige çıkmalarla, küme düşmelerle yoğrulan zirve – dip ortamlarını da görmüş, Trabzonspor’la şampiyonluk rüzgârlarının da peşinde koşmuş.
Şimdi, O’nun için hayatını adadığı bir yeni dönem başlıyor: Samet Aybaba’nın Beşiktaş dönemi, demem bundan.
Gurbeti gezip hayatı tanıdıktan, saçı sakalı ağartıp olgunlaştıktan sonra sılasına dönen aşık misali, Aybaba da bu döneme mutlulukla giriyor.
Ama unutmayalım.
Kadıköy Savcılığı’nın 2001’de Ali Fevzi Bir, Sadık İlhan ve yurtdışında yaşadığı bilinen Şenol Dede aleyhine açtığı rüşvet almak- rüşvet vermekle ilgili çete davasında rahmetli Erdoğan Arıca (Gençlerbirliği) ile birlikte Samet Aybaba’nın (Gaziantepspor) da adı geçiyordu. Gazeteci Ecevit Kılıç, “Kirli Kramponlar” adlı kitabında polisin dinleme kayıtlarından, iki teknik direktörün zor durumdaki takımlarının galibiyete ihtiyacı olduğunu belirterek Bir’den yardım istediğini anlatır. İddiaya göre, A.F.B., Hakem Sadık İlhan aracılığıyla hakem atamalarını etkiler ve tercih edilen hakemlerin ihtiyaç duyulan maçlara atanmasını sağlar.
Bu davada suç bahis konusunda yoğunlaşırken, işin şike faslı gölgede kalmıştır. 6222 sayılı yasanın yürürlüğe girişinden 10 yıl öncesini hatırlayalım. O dönemde şike yasal olarak suç kapsamında değildi. O nedenle Arıca ve Aybaba iddianamede rüşvet vermekle suçlandılar. Bildiğim kadarıyla davadan ceza almadan çıktılar.
Yine de 3 Temmuz sürecinin yarattığı “şikeye karşı duyarlılık” ortamında bu durumu bir kenara not etmek gerekir.
Futbolu saha içi masum bir oyun olmaktan çıkarıp iktidar savaşına, kurtlar sofrasına ve çıkar alanına dönüştüren kirlenmiş kültürümüz, bazı futbol adamlarını da etkilemiş, çaresizlik içinde çare ararken şaşırtmış olabilir. Umarım ki, Samet Aybaba bu olaydan gerekli dersi çıkarmış ve pişmanlık duygusunu fazlasıyla hissetmiştir.
Aybaba’nın Beşiktaş dönemi zorluklar ve aşılması güç engellerle doludur. Kulübün finansal açıdan dar boğazdan çıkması için yöneticiler sık sık yol ve rota değiştirirken, Aybaba da, Beşiktaş’ı değiştirmek zorunda kalacaktır. Yıldızlarla; yıldızların istikrarsızlığı, güvenilmezliği, kaprisleri, becerileri ve hayal kırıklıklarıyla dolu gümbürtülü bir dönemin yerine sessiz, sakin, emek yoğun bir sabır maratonu bekliyor Beşiktaş’ı… Samet Aybaba’yı da.
Dilerim kimse pişman olmaz bu beraberlikten!