HaberSpor Haberleri

Baba Hakkı kaç numaralı formayı giyerdi?

hakkı yeten613

Milliyet Blog yazarlarından A. Can Nizamoğlu’nun yazısı;

Newcastle United, bu hafta içinde Papiss Cisse’yi renklerine bağladı. Bu transferin gerçekleşmesinde hiç şüphe yok ki Papiss’in, takımın yıldızlarından Demba Ba gibi Senagalli olmasının rolü büyüktü.

Fakat diyeceğim o değil.

Siyah beyazlılar, 26 yaşındaki futbolcu için Freiburg’a yaklaşık on milyon pound bonservis bedeli ödediler.

Diyeceğim o da değil.

Söyleyeceğim şey, Newcastle’lı Papiss’in ilk röpörtajındaki ifadeleri ile ilgili.

“… Giyeceğim 9 numaralı formanın son derece önemli olduğunun farkındayım ve teknik direktörüm bu formanın taşıdığı büyük önem ve anlamı bana gayet iyi anlattı. Bu formaya son derece saygıyla yaklaşacağım ve bu forma ile her maçta elimden geleni yapacağım…”

Anlaşılan o ki Newcastle United teknik direktörü Pardew –ki kendisi sadece iki senedir Newcastle’lı- Papiss ile ilk buluşmasında ona her şeyden önce, giyeceği 9 numaralı formanın kulüp için ne kadar önemli olduğunu, bu formayı zamanında Gallacher (624 maç, 463 gol), Malcom McDonald (381 maç, 193 gol), Milburn (420 maç, 255 gol), Les Ferdinand (443 maç, 184 gol) ve alan Sharer (622 maç, 313 gol) gibi efsane isimlerin giydiğini, kendisinin de bunun bunun bilincinde olması gerektiğini söylemiş.

Bu sahneden sonra bir de aklıma,Fenerbahçe’nin haftalardır peşinden koştuğu ve Papiss ile her açıdan neredeyse eşit olan Moussa Sow’u transfer etmeyi başarırsa bu oyuncunun Türkiye’de nasıl karşılanacağı geldi.

sampiyonlar ligi WTS 2

Elmander için havaalanında yapılan o büyük ve coşkulu karşılama töreni.

Quaresma’nın on binlerce taraftar önünde, yarı tanrı misali Beşiktaşlı oluşu.

Newcaste United’ın yeni transferine yaklaşımı ile bizim takımlarımızın yaklaşımı arasındaki fark futbolculara verilen mesajdır. Newcastle, yeni futbolcusuna açıkça “ben senden büyüğüm. Bunu bil ve bana layık olmaya çalış” derken biz her şeyimizde futbolcuya odaklanıp onu bazen kendi değerlerimizin dahi üzerine çıkarıyoruz. Sonra da ortaya uyumsuz, kendini kulübe veremeyen ve büyük ölçüde mutsuz sonuçlanan birliktelikler çıkıyor.

Avrupa’nın genelini bilmiyorum ama İngiltere’de statlar aynı zamanda birer müze. Sadece ağzına kadar kupa ile dolu Old Trafford veya yine içinde ziyadesiyle anı barındıran Emirates ya da Anfield’ten bahsetmiyorum. Bırakın Premier Lig’in mütevazı takımlarını, Championship hatta 1. Lig takımlarının statları dahi kulübün başarılarını yansıtmaya yönelik figürler ile dolu; ama bir kupa, ama bir final başarısı fakat mutlaka gelmiş geçmiş önemli futbolcular, teknik direktörler veya başkanlar hakkında bilgi ile.

Stoke’taki Britannia Stadı’na gittiğinizde sizi Sir Stanley Matthews’ın heykeli karşılar veya Wolverhamton’da Billy Wright’ın. West Ham’da Bobby Moore, Fulham’da Johnny Haynes, Nottingham şehir merkezinde ise Brian Clough gibi efsaneleri ölümsüzleştiren anıtları saymakla bitiremezsiniz.

Peki, Eskişehirspor’un hiç mi anılacak bir futbolcusu, hatırlanacak bir başarısı olmadı veya Adanaspor’un, Karşıyaka’nın, Bursaspor’un, Elazığspor’un?

Anadolu takımlarını bir kenara bırakalım. Hangi büyük takımımızın içine girdiğinizde sizi etkileyecek bir müzesi var?

Galatasaray’ın UEFA zaferini nasıl mumyaladık veya Felipe Melo, Metin Oktay ismini hiç duymuş mudur?

Şimdi arkasından Nefi misali methiye yazma yarışına girdiğimiz Lefter’in orijinal forması nerede? Can Bartu’nun, Cihat Arman’ın sarı lacivertliler için ne önem taşıdığını futbolcuları geçtim kaç Fenerbahçeli biliyor?

Hele bir soru daha var ki bunu yazarken bile utanıyorum zira tam olarak cevabından kimse emin değil. Baba Hakkı kaç numaralı formayı giyerdi?

[adrotate banner=”113″]

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu