Nobrinho
İki hafta sonra İnönü’de oynanacak Ankaragücü maçını da düşünürsek, Beşiktaş 1-2 ay içinde Karabük’te değil, Kardak Kayalıklarında yerden üst üste 25 pas yapabilecek noktaya gelecek. Bunlar nasıl sahalar, bu nasıl bir ‘Süper’ Lig?
Ama şartlar sana uymuyorsa en şartlara uyacaksın, Beşiktaş da bunu layıkıyla yapmaya başladı gibi. Özellikle ilk yarı top Beşiktaş kalesinden ayrılmak bilmedi, ama ilk yarıda Robinho korkusuyla Nobre, ikinci yarıda Quaresma farkıyla Kartal aldı götürdü, sattı yedi bitirdi.
Beşiktaş kalite farkını en skorda gösterdiği maç bile, bunu bir türlü oyuna yansıtamıyor. Rakibi bunaltacak bir pas trafiği çok izleyemediğimiz gibi, rakibin üzerine gelmesini en engelleyecek planı da sadece ofsayt taktiği Beşiktaş’ın. Oysa özellikle Ernst ve Necip bunun için varlar.
Görevi bu olup da layıkıyla yerine getirmeye çalışan ve hücuma da bu kez verimli bir destek veren Ekrem vardı Karabük karşısında dün. Oyuna girdiği andan itibaren faydalı işler yapan ve göz okşayan sürpriz isim ise Holosko oldu. Bunun dışında Beşiktaş’ın star işlerine çok aman aman bir iş düşecek bir maç değildi Karabük maçı ve nitekim idare ederek bile 4 gol attı gitti Beşiktaş. Buna rağmen yine maksimumunda oynamak için varını yoğunu ortaya koyan Quaresma alkışı ve takdiri hak etti. Deparları öldürücü, isteği yıldırıcı Portekizlinin. Fenerbahçe maçında doyumsuz bir Niang-Q7 düellosu izleyeceğiz gibi. Şimdiden merakla bekleten bir buluşma.
Beşiktaş’ın ihtiyacı olan fikir revizyonları var. Bunu yapabilecek mi kulüp, göreceğiz.
1) Golde adamını kaçırmış görünmesine rağmen, Zapotocny’nin Toraman’ın o hatayı yapacağını kestirip Emenike’yi alması çok kâhin işi olurdu. Bu pozisyonu dışarıda bırakıp değerlendirecek olduğumuzda, Çek futbolcu yine her topu kesen, olumlu kullanan, güven verendi. Beşiktaş dünyası bu adamı affetmenin bir yolunu bulmalı. Ben de hala sindirebiliyor değilim Bursa maçı görüntülerini. Ama bu adam satılmamışsa, oynatılacaksa ve oynadığı oyun her 11’de çıktığı maç şu oluyorsa, bu “Ağzıyla kuş sürüsü tutsa olmaz” kararımızı gözden geçirmek, affedici olmak ondan çok bize kazandırır.
2) Cenk bütün bir sezon kalede kalsa, Rüştü ikinci, Hakan üçüncü kaleciliğe düşse bu sadece “Hakan’a ayıp olacağı için” mi kötü olur, yoksa şampiyonluk yolunda da hata mı olur, düşünmek lazım.
Beşiktaş’ın şu an rakiplerine karşı sağladığı en büyük avantaj Türkiye’nin en iyi 3 kalecisini birden elinde tutuyor olması. Bunları efektif kullanmak kolay olmayabilir, ama şampiyonluk anahtarıdır.
3) İbrahim Toraman’ın takıma dönüşü çok parlak olmadı. Rakibin daha üst düzey olduğu bir maça denk gelmiş olsa bu dönüş, defansın işi biraz zordu. Ama form tutmuş bir Toraman’ın alternatifsiz olduğu gerçeği herkesin malumu.
Gözden kaçan nokta, Toraman’ın önüne gelenin milyon Euro’lara imza atmaya başladığı ve takımın çıtasının bu anlamda çok fazla yükseldiği bir dönemde, şu haldeki Nihat Kahveci’nin parasını üçte birini alıyor olduğu. İhtiyacı olan şey motivasyon da olabilir İbrahim Toraman’ın ve bunu biraz da maddi kazancıyla sağlayacaksa Toraman, bu dengelerle bu çok zor.
Son olarak Tolga Özkalfa.
Yine, yine, yine berbat bir maç yönetti. Ne tipinde, ne duruşunda, hiçbir şeyinde hakemlik olmayan, futbol, pozisyon ve idare bilgisi becerisi çok düşük bir hakem. Nobre’nin golü, Quaresma’nın penaltısı karşı tarafın tepkisini çekerken, İbrahim Üzülmez ve Bobo’nun penaltılık pozisyonları da bizim aklımızda kalanlar oldu. Ceza sahası önünde Tabata’nın iki kez, önce açık şekilde çekilmesine, sonra topunun elle kesilmesine 10 metreden seyirci kaldı. Fauller, kartlar, her şey yine saçma sapandı. Hayati bir maç olsa, Allah sabır versin.
Teoman Akben
[adrotate group=”74″ banner=”79″]
[adrotate group=”53″]