Cümleten Geçmiş Olsun

17/05/2010

2 dakika okuma süresi

Bir sezonu daha kapadık. Zaman nasıl geçiyor. Geçen yıl bu zamanlar Dolmabahçe Caddesi’nde üstü açık otobüsün üzerindeki Gökhan Zan’la karşılıklı Siyah-Beyaz çekiyordum. Sadece 1 sezon geçti ve bugün ortada ne Beşiktaş kaldı, ne çifte kupa, ne Gökhan Zan, ne o güzel kalabalık, hatta ne o günkü rakip Sivas. Herhalde değişmeyip aynı kalan tek şey, Gökhan’ın sakatlıkları.

Bugün her şey farklı. Türkiye’nin yeni bir şampiyonu var bugün. Kısa süre önce küme bile düşmüş bir takım, dün şampiyon oldu. Krema tabakanın değişen gelir paylaşımıyla, önümüzdeki sezon için şimdiden şekillenmeye başlamış bambaşka bir rekabetle, ama herhalde en önemlisi, yıkılan koskoca bir tabuyla, uzun bir süre hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. “Bundan sonra, artık böyle” demek için erken olabilir. Bursaspor bugün var, yarın yine küme düşebilir. Ama Bursa olmasa, artık başkaları olacak. Artık dayanağı olan bir ümit var.

Paulo Coelho “1 kez olmuş bir şey, bir daha tarih boyunca olmayabilir. Ama iki kez olmuşsa, muhakkak üçüncüye de olur” der. Trabzonspor on kere de şampiyon olsa, tekrarı gelmemiş bir ‘tek’ti. Bursa’nın şampiyonluğu bu yüzden işi artık başka boyuta taşıdı. Başarısını tekrarlamak isteyecek Bursaspor ve olağan adaylar 4 Büyükler dışında, “Bursa oynuyorsa şampiyonluğa, biz niye yapamayalım?” diyen ve işe Batuhan transferiyle başlayan, şampiyonluk yarışı havasını geçmişinde 4 sezon yaşamış, halkıyla, kulübüyle Bursa’dan çok daha tecrübeli Eskişehirspor; Bülent Uygun arayışlarıyla hedefini şimdiden belli etmiş Gaziantepspor; Bursa’ya dost görüntüsü altında içten içe yaşadığı hasetle Ankaragücü; potansiyelleriyle hepsini en kötü haliyle üçe katlayabilecek Kayserispor ile, Turkcell Süperlig önümüzdeki sezonlar çok daha başka sürprizlere açık. Çok değil, belki bir sezon sonra bu sayfada Paulo Coelho’yu tekrar anacağız bu yüzden.

“Oldu, çünkü olması gerekiyordu; olması gerekiyordu, çünkü oldu” der öğreti. Geleceği şimdilik rahat bırakıp, bugünü irdelersek, elimizdeki en önemli veri bu. Herkesin bundan yapması gereken çıkarımlar, alması gereken dersler var. Bunun Beşiktaş ayağında, doğru analizleri yapıp, devrim niteliğindeki bu gelişmeden gerekli sonuçları süzebilecek bir yönetimimiz, doğru sonuçları not edebilecek bir başkanımız olduğunu söylemek zor. Fakat herkesin şapkasını önüne koyup sıkı düşünmesi gerekiyor. Zira şu seneyi sadece Fenerbahçe’nin ders çıkarması gereken bir sezon olarak düşünmek, düşülecek yanılgıların en büyüğü olur.

Portekiz’de yakın geçmişte Boavista’nın, Hollanda’da bu yıl Twente’nin yaptığı devrimi Türkiye’de gerçekleştiren Bursaspor’u tebrik ederim. Beni yanıltmayan Beşiktaş’ı da.
Şöyle demişim Ocak ayı yazılarımın birinde:

“Beşiktaş’ın bu sene ligde geleceği en üst nokta üçüncülüktür ve her haliyle başarıdır. Zamanının ‘Biz fırıldak değiliz!’ sloganlı Adana Belediye Başkan Adayını hürmetle anıyor ve diyorum ki, bu takımın şampiyon olmasını geçtim, ikinci olsun, sezonun son maçından sonra bu yazının çıktısını alıp büyüttüreceğim, üstüme yapıştırıp stadın önünde 3 saat duracağım. Elimde de bir levha tutacağım: ‘Ben bu takım hakkında böyle bir yazı yazmıştım.’

Sağolsunlar, bizi de bir rezillikten kurtardılar.

Teoman Akben