Kılavuzu Kılavuz olanın…

Diyarbakırspor Bursaspor’dan Bursa’daki maçın öcünü gerçekten müthiş aldı. Onları belki şampiyon yaparken, kendilerini de büyük ihtimalle küme düşürdüler, iş bitti. Daha zeki bir plan olamazdı tebrik ediyoruz. Kimse bu kadar ince düşünemezdi.

Türkiye’nin –ve aslında belki Avrupa’nın– en eğitimsiz 1 ve 2 numaralı taraftarlarının yol açtığı bu krizin nedenlerine girmeye gerek yok çok. Cumartesi günü olan bitenin de tekrar üzerinden geçmeyelim. Bu saatten sonra önemli olan bundan sonrası. Bundan sonra ne olacak? Bu rezillik daha ne kadar tekrarlanacak?

Maçı izlerken bu ligin Avrupa’daki yerini düşündüm. İtalya, İspanya, İngiltere’yi bir grup yapın, Almanya’yı bu grupla bir alt grubun arasına koyun, devamında Türkiye’nin de aralarında olduğu ülkelerin ligleri geliyor. Kim bunlar, Fransa, Portekiz, Hollanda. Düşünün ki Belenenses-Sporting maçında Lizbon’lu futbolcular şehirden çıkamıyor, bir polis evine sığınıyor. Hollanda’da Utrecht-Vitesse maçında sahaya kaya parçaları yağıyor. Fransa’da Nancy-Lille maçında, maç öncesi Lille kalecisinin bacağına, maç esnasında yan hakemin kafasına beton parçaları isabet ediyor. Taçları kornerleri neredeyse polis atıyor. Düşünün ki dedim ama, düşünemediniz sanırım. Ben de kafamda çok iyi canlandıramadım. Olmaz çünkü.

Diyarbakırspor’un özel durumu (!) çerçevesinden bakalım, İspanya’da hangi BASK veya Katalan, Belçika’da hangi Valon, İtalya’da hangi Kuzey bölgesi takımının sahasında yaşanmaktadır peki bu olay –ve hem de her sene¬– bunun cevabı da ‘hiçbirinin’dir.

Bunlar sadece Türkiye’de olur. Çünkü aynı olay aynı şehirde hemen hemen benzerleriyle, bu takımın ligde olduğu her sene yaşanmaktadır ve bugün bile sözü edilen ceza hala ‘3 maç saha kapatma’dır. Çoktan küme düşürülme noktasına gelmiş bu takımımız, hala bir şekilde çekinilen, cezası hala bir şekilde minimumdan işletilendir.

DİSKİ Spor Kulübü Başkanı Metin Kılavuz diyor ki, “Federasyondan çıkacak olumsuz bir kararın şehirde yol açacağı durum kötü olur.” Bu alenen tehdittir. Bu, ülkede “Diyarbakır’ı kayıralım, ceza konusunu da hafifiyle kapatalım, gençleri PKK’nın kucağına atmayalım” şeklinde oturmuş tuhaf mantıktan daha yıllarca istifade edebileceğini fark etmiş olan Diyarbakırlı’nın aba altından da değil, artık açıktan gösterdiği sopadır. “Bize ceza vermeye, ligden dışlamaya kalkarsanız herkes dağa çıkar”. Bu tehdit, Bursa maçında yaşanan terörden büyük bir terördür. Bu, “Yıllardır kuralı bu oyunumuzun, bu yıl da paşa paşa oynayacaksın” direktifidir.

Hala bu ligde oynayabildikleri için dağa çıkmamış, PKK yandaşı olmamış haliyse bu Diyarbakır’ın, korkacak bir şey yoktur. İstiklal Marşı ıslıklanmış, yuhalanmış, devletin polisi, federasyonun hakemi taşlanmış bir stadyumda “Bak iyi ki çıkarmışız lige, iyi ki de tutuyoruz, yoksa nice olurdu halimiz” denecek bir durum varsa hep beraber tekrar bakalım.

Diyarbakırspor, futbol olayına etnik kimlik savaşı olarak bakmamayı öğrenemediği sürece, ki etnik kimlik savaşı bile böyle verilmez, seyircisi her maç tepki çekecek, rövanşında da bu olaylar bir şekilde yaşanacak. Üzücü olan, hiçbir günahı olmayan Diyarbakırsporlu futbolcuların, bırakın Diyarbakır’ı, Türkiye ile bile ilgisi olmayan Afrikalıların düştüğü durum. Top oynamaya gelmişsiniz, elinizde mikrofon, sahayı Jennifer Lopez gibi gezip anons yapıyor, coşku veriyorsunuz. Yazık günah.

Teoman Akben