HaberPolitika Haberleri

TBMM’de Sinan Çetin şoku!

Sinan Çetin TBMMTürkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılışının 90. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde Meclis’te sergi açıldı, ancak sergiye sunucu Sinan Çetin damga vurdu.

Christmas nedeniyle gittiği Almanya’da, “Berlin in Berlin” filminde oynanan Armin Block’un açılım sürecine ilişkin, “Sizin oradaki savaş bitti mi” diye sorduğunu anlatan yönetmen Sinan Çetin, şunları söyledi:

“‘Hangi savaş’ dedim, ‘Hani sınırda birbirinizle savaşıyorsunuz’ dedi. ‘Biz başka bir ülkeyle savaşmıyoruz, o bombaları kendi ülkemizin içerisine atıyoruz’ dedim. ‘İnanmıyorum’ dedi. Üstelik orada ölen çocuklarımızın hepsinin üstünden Türkiye Cumhuriyeti hüviyet belgesi var. Yani, biz kendi çocuklarımızı da bir yandan öldürüyoruz. Armin buna hiç inanmadı, ben hâlâ ona anlatabilmiş değilim. Türkiye, kendi içindeki problemi çözemeyen bir ülke. Umarım bu tuhaflık bu sene en kısa zamanda çözülür. Siz içeri girip, ellerinizi kaldırarak çözebilirsiniz. Çünkü, sizden daha üstün bir güç yok.”

Sinan Çetin’e yanıt ise TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’den geldi.

Şahin, Çetin’in sözleri hakkında şunları söyledi;

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kast eden kim olursa olsun, cebinde hangi nüfus kağıdını taşıyor olursa olsun, ülkenin birliğini bütünlüğünü ve devletin güvenlik güçlerini hedef alan herkesle bu ülkenin devleti, güvenlik güçleri mücadele eder, etmek zorundadır. Türkiye, huzurun, sükunun içinde, bulunduğu bir ortamda kalkınmasını daha ileri hedeflere götürebilir. Özellikle iç barış, her şeyden çok daha önemlidir. Bunu sağlamak için başta Hükümete, devlet erkini temsil eden tüm kurumlarımıza, TBMM’ye görevler düşmektedir. Bu görevler şu ana kadar layıkıyla yerine getirilmeye çalışılmıştır, bundan sonra da getirilecektir”

Bir Yorum

  1. ONLAR DA BİZİM ÇOCUKLARIMIZ(!)

    Nerede bir terör eylemi, çatışma, ölüm konuşulsa, neredeyse herkes ve hep bir ağızdan, barış ve kardeşlikten bahsediyor. DTP’lisi de, PKK’lısı da, olmayanı da hatta tamamen karşı olanı da. “Barış ve kardeşlik”.
    Çok sade, çok güzel ve birbirini en iyi tamamlayan iki kelime. Biri dendiğinde, hemen diğeri de akla geliyor, hiç düşünmeden, gayri iradi, otomatik olarak. Belki de bu nedenle, gerekli ve hak ettiği ehemmiyet verilemiyor bu iki kelimeye.
    Bu iki kelimeye son dönemde bir söylem daha eklendi. “Onlar da bizim çocuklarımız”. Bu söylem, ölen veya dağdaki eli silahlı PKK’lılar için söyleniyor.
    Bu söylemi son olarak, daha önce de çok kereler çeşitli ortamlarda ifade ettiğini belirten ünlü yönetmen Sinan Çetin de dile getirdi, hem de TBMM’de, meclisin 90. kuruluş yıldönümünde.

    TBMM’deki bir sergi açılışında konuşma yapan Sinan Çetin, PKK’ya karşı verilen mücadele ile ilgili olarak; “Biz kendi topraklarımızı bombalıyoruz, kendi çocuklarımızı öldürüyoruz. Ölenlerin üzerinden Türkiye Cumhuriyeti kimliği çıkıyor” demiş. Hem de bunu, yabancı bir dostuna söylediğini, dostunun bu duruma şaşırdığını, anlam veremediğini de ekleyerek.
    Düşmana hiç gerek yok…
    Ya çok safsınız, ya da herkesi saf sanıyorsunuz, ikisinden biri. Ama düşmana gerek yok, bu kesin.
    Doğru ya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uçaklarını kaldırıyor, kendi topraklarındaki şehirleri, köyleri, mezraları, yerleşim birimlerini rast gele ve keyfi olarak bombalıyor, sonra bir bakıyor ki, ölenlerin tamamı T.C. vatandaşı ve bunlar bizim çocuklarımız! Hayret ediyor, gözlerine inanamıyor ve ne yazık ki artık iş işten geçmiş oluyor! Bu durum, yaklaşık 25 yıldır böyle devam ediyor! Ölen PKK’lıların cebinden “mazlum T.C. kimliği” çıkıyor, şehit olan askerin cebinden ise, muhtemelen “zalim T.C. kimliği”!
    İnsanın inanası gelmiyor. Bugüne kadar nerede yaşadınız, nerede nefes aldınız, fanusta mıydınız, uzaydan mı geldiniz! Yok yok, bu sadece saflık olamaz, bu başka bir şey, dilim varmıyor ama, yoksa siz !!!…
    25 yıldır devam eden bu savaş nedeniyle kırk bin insan öldü, hayatını kaybetti. Bu bir rüya değil, masal hiç değil, yaşanan bir gerçek. Bu, gerçek manada adı bir türlü konamasa da, resmen bir savaş.
    Öcalan buyurdu, dedi ki; “Bölmekten vazgeçtim”. Sadece bu cümle bile tek başına her şeyi apaçık anlatıyor aslında.
    Bu cümleyi sırf, saflar, herkesi saf sanan bazı uyanıklar, at gözlüklüler ve küçük beyinliler için, aslında hiç gerek olmadığı halde biraz açmak, biraz anlatmak, biraz açıklamak, illaki gerekiyor anlaşılan.
    “Bölmekten vazgeçtim” diyor adam…
    Yani, “Ben seni bölmek için, ülkeyi bölmek için bunca yıl savaştım, savaştırdım, kan döktüm” diyor adam, açıkça. Ne zaman diyor bunu; 99’da yakalandıktan çok sonra, 10 yıl sonra, 2009’da.
    Peki, sen kimsin kardeşim; PKK.
    PKK kim; ülkeyi bölmeye çalışan.
    Böldürmemeye çalışan kim; T.C.Devleti.
    Bölünmeye çalışılan ülke neresi; Türkiye.
    Sonuç; seni bölmeye çalışan, bu hedef doğrultusunda kan döken biri, birileri, üzerinde çıksa da, bu T.C. kimliğini taşımak istemediği için dağa çıkan biri, senin kardeşin, senden biri, senin vatandaşın olabilir mi?
    Olabilir mi!!!
    Hayır hayır, bu kadar da saf olamazsınız! O halde siz, ne yazık ki başka söz kalmıyor, saf değil, saflığın çok ötesinde, çok farklı ve çok başka bir şey olmalısınız. Yoksa siz!!!…

    Sabahattin Talu

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu