Gündem

Arkanı dön… Gölgene Ateş Et ve Kurtul!

Günlerdir bir Kürt Açılımı konusu, aldı başını gidiyor.. Bu iktidarın bu yanını seviyorum… Ne yapsa olay oluyor, hangi konuyu ortaya atsa günlerce tartışılıyor, olay oluyor…

Akşam haberlerini magazin programı tadında seyrediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ya da Abdullah Gül isminin geçtiği her programı, kendilerini seven de sevmeyen de pür dikkat izliyor.. Ya çaktırmadan ciddiye alıyorlar ya da bu iktidar ciddi işler yapıyor…

Hükümetin bir süredir doğru zamanı beklediği, “Var mısın yok musun? yarışmasına çevirdiği Kürt açılımı konusunda, Hamdi Bey’in son teklifini hepimiz merakla bekliyoruz….
Hükümet Kürt açılımı konusunda net olamıyor, haklı olarak olamıyor. Oy kaybetmek istemiyor, yumuşak geçişlerle işi kotarmaya çalışıyor… Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, çok konuşan bir iktidar hepimizi çeşitli konularda yordu… Camide vaaz verir gibi bağıran, insana insani bir sesi tonuyla hitap etmekten aciz bir başbakanın bu sorunun çözümünde mimar olabileceğini tahmin etmiyorum. Kendisini dinleyenlere edeceği üç beş ağdalı cümle, cahil kafalar önünde kendisini önemli yapar ama sorunu çözmez…

“Terörle bir yere varılmaz”…. Siyasetçilerin halka son 20 yıldır söylediği en büyük yalan…

Terörle vardığımız yer, uluslaşma süresince önemli mesafe kaydeden Türkiye’nin milli dokusunda meydana gelen sosyal, psikolojik, ekonomik siyasal ve kültürel tahribat…
Gelecekte neler olacağını göreceğiz, bunu askerin değil, halkların kardeşliğine inanmış, kaynaştıran, aklının aydınlığına sorular soran siyasetçilerin belirlemesi en büyük arzum.

Bir yandan Avrupa ile masaya oturmaktan vazgeçmeyen, diğer yandan Bağdat yolundan da dönmeyen bir zihniyetle savrulup duruyoruz….

Kürtçe konuşulmalı….
“Kürtçe konuşulamıl” dedim … Zaten konuşuluyor… Bu küfür değil ki…. Birileri kendine ait, kendini çok daha rahat ifade edebildiği bir dili konuşuyor… Bunda mantıksız olan nedir? Okullarda okutulursa ne olur? Neyse… Kürtçe konusuna dönecek olursak, bu ülkede İngilizce öğrenilmeli deseydim, tepkiniz nasıl olurdu? Mesela ben okulda seçmeli ders olarak Kürtçe almak istesem? Yoksa benim de teröristlerle bir bağım mı var? Yoksa dış mihraklar beynimi mi yıkadı? Oyuncak mıyım ben?

Laik olduğunu her fırsatta dile getirdiğimiz bu ülkenin nüfus cüzdanında “din” hanesi hala var ama… Olsun… O ülkeyi bölmüyor… Nasıl bölmüyor? Nüfus cüzdanlarında gerekli bilgiler bulunur. Laik bir ülkede, nüfus cüzdanında yazan bir din hanesinin, devletin hangi resmi organında, ne işe yarayacağını bana söyleyebilecek biri var mı? İnancımı fişliyorlar, devletin en temel kağıdında sorgulanıyor. Dinle devlet işlerini, daha devletin en temel kağıdında ayıramamışken…. daha neler?
Diğer yandan, yıllarca nefret ederek arapça dua öğrendim, öğrenmek zorundaydım, yazılı – sözlü sınavlardan geçmek durumunda kaldım. Buna neden ses çıkarmadık? Eşek gibi oturup öğrendim, hay kafama. Sırf bu zorunluluklar yüzünden sevmedim okul hayatını.
Karşı istikametten gelelim: Şu yazının arasına bi kaç kelime İngilizceden piçleme bir cümle attırsaydım; kınayanların yanında “vayyy beeee, ne güzel, İngilizce de biliyor hatun” diyen de olmayacak mıydı?
Ooooof offf….. Diyeceğim o ki, bu ülkedeki kafaların işleyişine ve çoğunlukla işlemeyişine dair efkarım fazla….
Diyeceklerimi, yönetenlere, askerlere değil, bizzat size söylüyorum… Bu ülkeyi sevilmeyen bir yer yapmaktan vazgeçelim… Güzelim toprakların üzerine örümcek ağı örmeyelim… Kültürler arasına duvarlar örmeyelim… Zaten… Görmezden gelince çözüldü mü? Yasaklanınca yapılmadı mı? Neden yasaklandığının açıklaması, mantık ölçülerinde yapılabildi mi? Hayır efendim, askere sormak istemiyorum… Artık değil.. . Bu defa değil… Bundan sonra değil…. O bölgeye sivilden çok askerin gitmesi, bu sorunun asker tarafından daha iyi bilindiği, yorumlandığı ve çözümün de onda olduğu anlamına gelmemeli… Bu askerin sırtında da gereksiz bir yük… Asker ölsün ama ben evimde rahat oturayım, arkasından da kahredeyim, gaflet uykusundan uyanmayalım, renkli rüyalar görelim düşüncesi hepimize iyi geliyor nedense… Sorun hepimizin sorunu…

sampiyonlar ligi WTS 2

Tarihiyle, komşularıyla, insanlarıyla barışmış, tarihini öğrenerek, bilerek yorumlayabilen, kaynaklarını oluşturmuş; sınırları içindekiler ve dışındakilerle kardeşçe yaşayabilen bizler yapabiliriz.

Demokratik hukuk devleti olarak anılan bir ülkede bu kadar yasağın önüne yine biz geçebiliriz… Aklımız ve vicdanımızın kardeşliğiyle…

Burası Anadolu toprakları…. Anadolu’nun farkı var.. Hoşgörüsü, sonsuz nezaketi var… Engin felsefesi, tasavvuf ruhu var.

100 değil, 200 değil, 10.000 yıllık medeniyet coğrafyasında yaşayan insanlardan, bizim insanımızdan bahsediyorum. Ben bu ülkede ayrılık istemiyorum….

Bizim kürtlerden daha büyük dertlerimiz var başımızda… Cehalet! Bu sorunu çözemedik, üstelik bu nedenle hep sorun yarattık kendimize.. Bizi kompleksli, ezik, küskün, alıngan, korkak yapıyor.

O kültürden, o dilden, o zenginlikten, o medeniyetten beslenmemek, reddetmek neden? Diyarbakır’da yetişen gençliğin, sözde ama özde demokrasi ye inanmayan insanlardan çok daha demokratik ve entellektüel birikimlerinin gayet, hem de gayet iyi olduğunu biliyorum.

Sınırlara inanmıyorum, insanlara inanıyorum…. Tek tek insana inanıyorum… Her insanda başka bir gezegen görüyorum. Uydusu farklı, dönme hızı farklı, hatta bazen galaksisi farklı… Bu zenginliği seviyorum…

Bu ülke benim ülkem… İnsanlarıyla, kavgalarıyla, bayramlarıyla, halaylarıyla, türküleriyle, yemekleriyle seviyorum… Başarılarıyla da sevmek istiyorum. Kendi içimizdeki insanları başkalarının eliyle ve diliyle barışmasını istemiyorum.

Askerlerimiz ölüyor, üzülmemek elde mi? Ama sadece onlar ölmüyor… Oğlu askerde ölen adamlar da Sivas’ta otel yakıp, adam öldürüyor… Bunu anlamak kolay değil….. İnanmak da…

Vicdanımızı ve aklımızı nerede yitirdik? Yoksa hiç kazanmadık mı?… Aklımızı ve vicdanımızı meydanlarda arıyoruz… Bu noktada tükeniyorum…

Vicdanın ve aklın uğradığı bu saldırıya karşı, vicdanımızı ve aklımızı dayanışarak korunmaktan başka çaremiz var mı?

Bugünlerde birbirimizi görmeye çok ihtiyacımız var…. Ötekileştirmediğimiz, yok saymadığımız bize… Bizim bizden başka teminatımız yok…. Mesele ne olursa olsun, birbirine inanan, zarif davranan bir ruhla anlamaya çalışmak ne kaybettirir?

Niyetim, şu kısacık yazıda konuyu çözmek değil, sadece en basit yerden başlamak… Ama doğru başlamak… doğru biçimde sevmek… ön yargıları kaldırmak…. Bizi birbirimize yabancılaştıran bin bir türlü kirlilikten arınmak…

Diyarbakır’da polise taş atmakla suçlanan ve uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde yargılanan çok sayıda çocuk var… Çocuk…. Aralarında 23 yıl hapsi istenen çocuklar da var… Nedeni ise “iyi kürt” tarifine uymamaları…

Bu denli romantik etnik kökeni barındıran bu topraklarda olanları aklım almıyor…

Bu yurdun insanının birbirini sokakta gördüğünde içten gülümsediğini görmeyi yürekten istiyorum.. Çünkü burası Anadolu, yüreği kuvvetli, şefkatli topraklar…

Değerli olduğuna inandığınız kurumlara taparcasına bağlanmak ve sadece kayıplara ağlamak değil, geleceğimizi emanet edeceğimiz diri ve temiz beyinli nesiller yetiştirebilmeyi diliyorum.

Kimseye bir taraf olmaya çalışmıyorum….. olmamaya da çalışmıyorum… Çocukluğum ve gençliğim, görüp görmezden gelen, dilleri bağlanmış, 1980 ihtilalini yaşamış, korkutulmuş insanlar arasında geçti. Sevgi ve saygı kelimesini diline pelesenk etmiş, sevemeyen ve ve saygı duymayı öğrenmemiş bir toplumun insanı olmaktan yorgunum.

Bu olumsuzlukların bu güzel coğrafyada yaşayan insanların istisnası olmasını diliyorum.

Biz, siz, onlar öznelerini bir ülkenin evlatları için düşünmek istemiyorum… Cumhuriyet halkın kendi kendini yönettiği bir rejimse, kendimizi yönetecek kabiliyette olmayı, birbirimizi iyi niyetle önemsemeyi diliyorum.

Bu yazıyı okuyacak bir kısmınız için, -en azından şimdilik- iyi Türk tarifine uymayacağım… uymayabilirim… olsun….. doğru anlaşılmak konusunda sabırlıyım…

Doğru anlayanların sayısı artıyor, değişmemek için direniyorlar ama ikna olarak, akıl aydınlığında değişiyorlar.

Usta demiş diyeceğini:

Ben yanmazsam…. Sen yanmazsan… Biz yanmazsak… Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

Sevgiyle kalın.

 

Dikkati Çekenler

39 Yorum

  1. Riskli bir yazı yazmışsınız ama iyi olmuş yazmanız. Aydınlatıcı olmuş, umut verici.

  2. bu ülkede ölen askerlerden biraz daha bahsetmeniz gerekir. taraf tutmuyorum demişsiniz, kürtçe konuşulsun demişsiniz. olmamış. kürtçeye gerek yok bu ülkede. daha türkçeyi bile düzgün konuşamıyoruz zaten.

  3. Keşke herkes sizin gibi düşünse. Yurdunu, vatanını, milletini, halkların kardeşliğini seven bu yazı için teşekkür ederim. Bölücü yazıların aksine birleştirici, içimizi ısıtan bir yazı olmuş yine. Sıcacık yüreğinizle yazmışsınız belli. Uzak değil ki, o günlerde gelir. Yeniden kardeş oluruz.

  4. AKP kürt açılımı ve daha bir çok konuda halka dürüst davranmıyor, diyeceğini demiyor. Biz meselemizi önce kendi aramızda çözmeliyiz. Eğitim herşeyin başı ama maalesef Akepe eğitim deyince kur’an kursu açmak ya da İmam Hatip konularını ortaya atıyor ya da türbanlıların okula girip girememesini ortaya atıyor. Eğitimsizlikten başımıza ne gelirse geliyor, bizi yönetenler de bundan faydalanıyor. Ne derlerse inanmak zorunda kalıyoruz, çünkü söyledikleri doğru mu yanlış mı tartabilecek seviyede değiliz. Böyle bir yazı yazmanızı beklemiyordum doğrusu, yani bu konularda yazacağınızı tahmin etmiyordum. Umarım üzerine daha çok söz söylenir, daha da geliştirilir. Kaleminize sağlık.

  5. Solcu deyince Atatürkçü sağcı deyince türbancı oldu bu memleket. Ben de sizin gibi hiç birinden değilim ama düşüncelerinizi paylaşıyorum. Cumhuriyetimiz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyettir ancak Osmanlı’dan kalma halkların kardeşliğiyle varlığını sürdürebilir. Çünkü osmanlının toprak ve büyüme politikası gereği zaten bir çok halkı bünyesinde barındırıyor. Avrupa’da bir çok ülke bunu yapıyor, biz neden yapamayalım ki?

  6. Hamdi Bey yakıştırması komik olmuş 🙂 🙂

  7. Canım arkadaşım, kalbinin sıcaklığını yine yazıya dökmüşsün. Keşke senden onlarca, yüzlerce, binlerce olsa. O kadar güzel yazmışsın ki, ülkemizin sorunlarına ne kadar duygusuz ve bireysel sorunumuz olmadığı sürece uzak kaldığımızı anlıyorum. Ellerine sağlık.

  8. Konuya bu duygularla yaklaşıp, duygusallıktan uzak ve objektif duruşunuz için teşekkürler. Kutlarım.

  9. Akepenin hiçbi şeyi yönettiği yok bizim saman kafalarımızın da bunu anladığı yok

  10. Dün ve bugün İstanbul’da olan olaylar içler acısı. Yine milyarlarca liralık zarar. Şu kriz döneminde esnaf o zararı nasıl karşılayacak? Televizyonda gördüğüm manzaradan nefret ettim. Mesele kürt türk meselesi değil. Biz kendi içimizde cinnet geçirir duruma gelmişiz. Keşke yazınızın götürdüğü yere gidebilsek kalbimizle ama dün ne hale geldiğimizi gördüm. Kurtuluş savaşını omuz omuza kazanan insanların evlatlarının, evlatlarının çocuklarının ne hale geldiğini gördüm. Olamadık, Atatürk’e layık olamadık.

  11. Gözleri güzel gülen, kalbi sıcak, düşünceleri kaliteli, keyifli İstanbul kadınına sevgiler… İyi ki varsın ve yıllarımı aydınlatıyorsun.

  12. memleketimizin meselelerini bu şekilde yazmak doğru değil önce su ve doğalgaz probleminide yazmak lazım bizde çok çalışıp doğalgaz üretecek formülleri bulabiliriz

  13. Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu diye bi laf vardır

  14. yazış tarzınız çok sürükleyici keşke daha çok yazsanız

  15. Vakit buldukca yazilarinizi okuyorum. cok güzel yazmissiniz bir aydin gözü ile,herkes sizin gibi tarafsiz ve gercek düsünüp yazarsa sorun kalmiyacak,

  16. Canımız, bi tanemiz! Harika bir yazı olmuş 🙂 Sabah kahvemizi içerken keyif oldu yazını okumak. Yüreğine sağlık. Harika yazan insanların yanında harika düşünen bir ülke görmeyi diliyoruz. Vatanımızı kavgasız görmek istiyoruz.

  17. Bu ülkede kürtçe konuşulmasını istemiyoruz ve yasaklanmalı. Mesele bu kadar basit!

  18. Bir deli kuyuya taş atar kırk akıllı çıkaramaz hükümetin yaptığı işler de o hesap. akıllılar ya da kendini akıllı zannedenler taşı çıkarmaya çalışırken biz yapacaklarımızı perde arkasında rahat rahat yapalım, ortada akıllı kalmasın politikası bunlar. bizim millet olarak birbirimizden korkmaktan, dinden korkmaktan, dilden korkmaktan vazgeçmemiz lazım. herseyden korkuyoruz.

  19. sadece sevmek yeterdi birbirimizi, gerisi kendiliğinden gelirdi zaten. Ama biz araba ve giysi markalarını birbirimizi sevmeye tercih ettik. İçimizde kalan azıcık vicdanı ve merhameti de medya ve esas bölücü olan iktidar ve muhalefet partileri aldı götürdü. Geriye zara, ziyan, tahribat ve siz-biz-onlar savaşı kaldı. Elinize sağlık!

  20. ayvalıktaki evinizi yaparken bize çok iyi davranmıştınız ben gümüşhaneli murat siz insan sevgisiyle dolu ve çok akıllı bir ablamızsınız

  21. bir takım elbise aldım beş yıl giyerim artık kendim sivaslıyım asgari ücretle çalışıyorum bunları yazmak zormu geliyor

  22. askerliğimi doğuda yaptım, çok zor şartlarda yaptım. Herşey sizin yazdığınız kadar kolay değil sayın yazar ayağımda mermiyle dolaştım allah çok şükür iyiyim sizden daha duyarlı olmanızı bekliyorum

  23. federasyon formülünü doğru bulmuyorum siz çok güzel yazmışsınız. Bu böyle olabilir ama becerikli ve birleştirici bir siyaset gerekir

  24. Seçil ablacım yazılarını büyük bir sevgiyle okuyoruz. Senin için herşeyin güzel ve iyisini diliyorum. Kitapların köyümüzün kitaplığında bol bol okunuyor. Allah senden razı olsun. Sen, Uğur Abi, Aylin Abla ve Bülent Abi gibi insanlar bizim gibi unutulmuş çocukların umut ışığı oluyorsunuz. Siz bize örnek oluyorsunuz. Okuyup sizin gibi iyi insan olmak istiyoruz.

  25. Güzel beşiktaşımızın güzel düşünen, çevresini, ülkesini, insanlarını düşünen sizin gibi insanlara ihtiyacı var.

  26. Doğudaki eğitim problemi, kızların okutulmaması çok büyük problem. Orada iyi yetişmiş aydın gençler görmek istiyoruz, onlar da bizim çocuklarımız. Türkan saylan vakfı da dahil herkes kendisine yakın düşüncedeki insanlara destek veriyor. Eğitim gönüllüleri vakfına destek verelim.

  27. sendikalar hakkında da yazı bekliyorum sizden, onlar da alınması gereken haklar. Sendikalar para babası, karanlık ilişkiler yürüten insanların elinde.

  28. muhteşem hava ve boğazdan sevgiler güzel yazar. Yazılarınızı okumak için en keyifli yer burası diye düşündüm. Konuya farklı bakmışsınız ama şaşırmadım çünkü siz zaten yazılarınızda “bir de bu taraftan” bakalım tarzını benimsemişsiniz bu da pek hoş pek keyifli oluyor. Beşiktaşımızın böyle bir gazetesi olması da ayrıca mutlu etti. Bu gazeteyle yeni tanıştım ama bir gün eski dost olmayı umuyorum.

  29. çok sık yazı yazmıyorsunuz nedense,

  30. öncelikle böyle güzel yazılar yazdığınız için teşekkür ederim. Kürt açılımıyla ilgili ne yapılacağı belli değil ki neye tepki gösterildiğini ben de bilmiyorum. Önce bi öğrenelim de ondan sonra iyi mi kötü mü bakarız.

  31. beşiktaş postasını severek takip ediyoruz. kürt açılımı konusunda bazı taraflara katılıyorum bazılarına ise katılmıyorum. Bir konuda çok haklısınız, artık bu işi asker çözmesin.

  32. selam, eviniz ve biz komşularınız kuzey ege’nin soğuk sularında sizi bekliyoruz kraliçem. Bayramda görüşmek üzere.

  33. Hükümeti bu konuda destekliyorum demek için önce ne yapacaklarını bilmeliyiz. inanılmaz bir psikolojik taktikleri var ve başarılılar. yazdığınız gibi tam niyetlerini bir bilsek! çok ara veriyorsunuz yazılarnııza. günlük yazın bence.

  34. Her cümlesini okurken keyif aldım ve kendimi çok yakın hissettim yazdıklarınıza. Kaleminize sağlık Sevgili Seçil…

  35. çok teşekkürler… çok güzel bi yazı…

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu