HaberSpor Haberleri

1’lik

Bu başkanla olmaz, bu teknik direktörle olmaz, bu takımla olmaz, bu taraftarla olmaz, bu medyayla olmaz denirken, Beşiktaş hem de hepsiyle birlikte mi şampiyon oldu, yoksa hepsi biraraya geldi, Beşiktaş ‘buna rağmen’ mi şampiyon oldu bilinmez. Ama bu tartışıladursun, tek gerçek var, bitmez denen bir sezon bitti ve Beşiktaş aldı götürdü. Satamadan da getirsin inşallah.

Büyük bir spor sitesinin yaptığı ve daha şimdiden 10.000 kişinin katıldığı bir ankete göre, başarının kaynağı yüzde 46’lık bir oranla Mustafa Denizli görülürken, futbolcular sadece yüzde 13’te kalmış, taraftar ise sıralamada onun arkasında üçüncü bile değil.
Gerçekten de, bakınca kalede eleştirilen Rüştü, yedeği 8+4 Hakan; defansta toptan kurtulamayan ama Beşiktaşlının hepsinden toptan kurtulmayı düşlediği bir dörtlü; orta sahada rüştünü bir türlü ispat edememiş Delgado’nun öncülüğünde her daim eleştirilmiş bir hat; forvette dünya yıldızı olmalarına 40 sene pay biçilen bir grup. Ankete katılanlar haklı gibi.
Teknik direktörüne göreve gelişinden 2 ay sonra sahip çıkmış, devre arasında gelmiş Yusuf’unun sanki futbolcu için bir kıstasmış gibi Beşiktaşlılığıyla uğraşmış bir taraftar. Ankete katılanlar haklı gibi.
Ve tüm bu kakofoniden bir şampiyon çıkarmış bir teknik adam. Kendinden emin, ne yaptığını bilen, aleyhinde değil, lehinde söylenenle bile vakit kaybetmeyen. Ankete katılanlar haklı gibi.
Ancak bir de yönetim var ki, es geçmek benim gibi bir aleyhtarlarına bile yakışmaz. Ağlamayı ve saldırmayı bırakıp, yanlışlarından öğrenme ve öğrendiklerini uygulama yoluna giden Demirören yönetimi, sırf Mustafa Denizli seçimi ve Ernst-Yusuf transferleriyle dahi koca bir teşekkürü hak ediyor. Ankete katılanlar, kendilerini atlamış gibi.

Yıldan benim aklımda kalan sadece güzellikler. Gerisini konuşmanın alemi yok. Kalede ve forvette “Renklere fazla takılmayız, biz işimizi yaparız, ayıptır söylemesi, işimizi de iyi yaparız” diyen Rüştü ve Nobre; defansta –hatta ofansta– beklenmedik performansıyla şaşırtan, sadece ‘winner’ ifadesiyle bile sempatimi kazanan Sivok; orta sahada, kupaların üzerine ‘Beşiktaş’ı işleyen hattat Yusuf ve bu yıl lider kimliğiyle tanıştığımız Tello, benim bu yılki ‘royal flush’ım. Bu beşliyi dört büyükler masasında kimin önüne açsanız, “Benden pas” der kaçar. Ama seneye de aynı desteyle mi döner bu oyun, dönse bile kartlar biraz aşınmış mı olacak, bunu birlikte göreceğiz.

Lig tarihinde ilk kez, ilk devreyi altıncı sırada bitiren bir takım şampiyon oldu. Dünyada kaç örneği vardır, ya da var mıdır, bilinmez. Yukarıdaki beş çok kötülermiş de ondanmış, Allah yardım etmiş, cin çarpmış, şeytan yemiş, bunlar Beşiktaş’ı sevmeyen adamın işi. Beşiktaşlı olmayanı anlarım. Sevmez. Sevsin diye yalvaracak değiliz. Ama Beşiktaşlı olup da sevmeyen var, Beşiktaşlı olup da şunu söyleyen insan var, Allah hepsine akıl fikir versin diyorum. Takım şampiyon olmuş, “Denizli’deki oyunu beğenmedim” diyen adam var, sadece Allah akıl fikir versin diyorum. Beşiktaş harikaydı bu sezon demiyor zaten kimse. Beşiktaş şampiyon oldu diyoruz sadece. Madem bu kadar “Gölge edeyim” derdindeydin, o zaman dikilirdin Pazar günü Dolmabahçe Caddesine, sıra sıra çınarların yanına, hem bir metre gölge de sen eder, işe yarardın; hem de o seli görür, o otobüsün o kadarcık mesafeyi 1 saatte alabilişini izler, belki utanırdın.

Beşiktaş’ın bütünlüğe ihtiyacı var. Kimin yok ki. Gelin birlik olalım. Hiç olmazsa sevinçte. Şampiyonlukta da değilse, ne zaman?

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu